| Şu anda okumak üzere olduğunuz fan-kurgu; Harry Potter ve Melez Prens filminin 20. dakikalarındaki Diagon Yolu sahnesiyle başlar, ilerleyen bölümler de dahil olmak üzere FİLMDE geçen sahnelerin bir kısmı vardır.
Filmde yaşanacak olaylar bozulmadan ilerleyecektir. Ancak Hermione, Draco, Ron ve Lavender'in hikayesi filmden farklı şekilde ilerlemektedir. Yani; arka planda filmin gidişatı nasılsa o şekilde ilerleyecek, ön planda ise yoğun bir şekilde Dramione olacaktır. Sadece 'Melez Prens filmi -dramione olarak- ya bu şekilde olsaydı, nolurdu acaba' diye düşünülerek yazılmıştır. Hedef aldığı ana konu Dramione'dir. Bilginize. İyi Okumalar. |
Ayrıca şunun da notunu geçmekte fayda var: İlk üç bölüm FİLMDE geçen sahnelerin birebir aynısı olup sadece eklediğim birkaç diyologtan oluşmakta. İsterseniz ilk üç bölümü hızla atlayıp dördüncü bölümle okumaya devam edebilirsiniz.
O halde iyi okumalar.
❇❇❇
"Nasıl oluyor da Fred ve George bunu devam ettirebiliyor?" dedi Hermione Ron'a bakarak. "Sokağın yarısı kapatmış."
Ron, Hermione'nin kendisine yönelttiği soruyu algılamakta gecikti. Aklı hala dükkanda gördüğü o şaka kutusunda kalmıştı. Keşke Fred ve George ona bir indirim yapma eğiliminde olsalardı.
"Fred'e göre bugünlerde insanların gülmeye ihtiyacı var."
"Bence haklı da." diyerek katıldı konuşmaya Harry.
Arkalarına aldıkları Weasley ve Büyücü Şakaları dükkanından yansıyan kristal şeklindeki ışıklar önlerini aydınlatıyor olsa da sokağın uzak bir köşesine kadar kapalı olan dükkanların yaydığı karanlığı aydınlatmaya yetmiyordu. Diagon Yolu'nu hiç bu kadar kasvetli görmedikleri aşikardı.
Bu kasvetlilik karşısında Harry, buraya Hagrid'le geldiği ilk anı hatırlayıverdi. Tüm o şaşalı görüntüsüyle kendini içine alan bu sokak onun Büyücülük dünyasına attığı ilk büyük adımdı. Şimdi ise Ron ve Hermione'yle uzun ve karanlık yolunda yürüdükleri bu sokak, o günkü sokağa hiç benzemiyordu.
"Ah. Olamaz." Hermione'nin sesiyle Harry daldığı düşüncelerden çıktı. "Herkes asalarını Ollivander'dan almış."
Üçü de birbirlerine kısa bir bakış attıktan sonra bir şey demeden Ollivanders'dan içeri girdiler. Dükkan harabeye dönmüş; cam parçacıkları etrafa saçılmış; tavana kadar uzanan dolaplardan bazıları kırılmış, bazıları yerlere atılmıştı. Daha önce buraya hiç gelmemiş olsalar; buranın terk edilmiş, sanki yıllar öncesinden göçük ibaresi yemiş de halkın kullanımına yasaklanmış bir yer olduğunu düşünürlerdi. Ama hayır, onlar buranın bir yıl önceki halini biliyorlardı. Sessizce dükkanda gezindiler sadece.
Ta ki Ronald kırılmış başka bir pencerenin arkasından Harry 'e seslenene kadar. "Harry. Bana mı öyle geliyor yoksa Draco ve annesi takip edilmek istemiyorlar mı?"
Hermione ve Harry merakla pencereye yaklaştılar.
Draco Malfoy, boynuna kadar düğmelediği siyah gömleği ve gece karası takımıyla Diagon Yolu'nun kasvetli havasında asılı kalmış gibi duruyordu. Bu karanlıkta tanınmasını güç kılan bu durumu tersine çeviren tek şey; beyaza çalan saçları ve her zamankinden soluk görünen beyaz teniydi. Harry ve Hermione cama biraz daha yaklaşıp görüş alanlarını genişlettiler. Draco'nun yanında annesi Narcissa Malfoy vardı. Draco'nun aksine Narcissa Malfoy gri-gümüş bir takım giymişti. Kadının bembeyaz teninin üzerindeki siyah kaşları telaşla havaya kalkmış, altındaki gözleri ise büyük bir dikkatle etrafta geziniyordu. Bir sokağa girmekte tereddüt edip etrafına baktıktan sonra, arkasında onu takip eden Draco'ya baş işareti verdi ve birlikte dar sokağa girdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MudPureBlood | Draco Malfoy & Hermione Granger
Fanfiction"Yazın sonunda bambaşka biriydin o zaman. Yetenekli, güçlü ama çok şey görüp geçirmiş biri." Draco acıyla karışık güldü. "Sanırım. Tek bildiğim artık çocuk olmadığımdı." Hermione içindeki coşkun merhamet hissine karşı koyamıyordu daha fazla. "Sana s...