Draco o gece geç saate kadar uyumadı. Zihni dalgalı bir deniz gibi savrulurken penceresine tünedi ve gökyüzünü izledi. Yaklaşmakta olan kuvvetli şeyin bilincindeydi. Kendini kapana kısılmış hissediyordu. Yalnız kaldığı zamanlarda -yani tamamıyla yalnız kaldığı zamanlarda, zihninde konuşan sesler olmadığı zamanlarda- kendini küçücük hissediyordu. Bir amacı vardı ama bunun düşüncesi o yalnız kaldığı zamanlarda onu o kadar boğuyordu ki... O zamanlarda her şeyin eskisi gibi olmasını diliyordu. Üzerine verilmiş bir görev yokken nasılsa öyle olmasını diliyordu. Hayatın boş bir sayfadan ibaret olduğu zamanlar...
Oysa. Oysa şimdi her şey çok daha farklıydı. Artık gözlerine sinen bir şeyler vardı. Yaşlılık ve yorgunluktu bunlar. Derin nefesler almaya çalıştığı zamanlarda gözlerinde kırılan bir şeyler olduğunu görebiliyordu aynalarda. Bu aşina olduğu yüz ona ait değildi sanki. Evet, o tanıdık saçlar vardı aynada. O tanıdık gri-mavi gözler. O tanıdık soluk ten. Ama artık sadece etrafa rol kesen bir mankenin içine ruhu konulmuş gibi hissediyordu. Aynada gördüğü kişi kendisi miydi? Neden bu kadar gençti? Oysa o kendini yaşlı, çok yaşlı hissediyordu. Bununla nasıl baş edecekti? Bir anda omuzlarına konmuş bu ağırlık altında ezilmeden nasıl ayakta durabilecekti?
Bunları düşünürken baktığı camda ona mahzun gözlerle bakan gencin yansımasını gördü. Bu kendi bakışları mıydı? Ne kadar yaşlı bakıyorlardı... ne kadar yorgun... ne kadar üzgün... ne kadar donuk... ne kadar kırgın...
İyi de kime?
Gözlerinde kırılmakta olan şeyi görebiliyordu. Ruhu iki parçaya bölünüyordu, bunu yansımasında görebiliyordu. Acaba bunu başkaları fark ediyor muydu? Başkaları kendilerine böyle, bu şekilde bakan gözleri fark ediyor muydu? Draco, yansımasına bakarak bile kendindeki değişimi fark ederken başkaları görebiliyor muydu?
Annesi fark etmiş miydi mesela? Draco'ya malum görev verilirken Draco'nun bakışlarını fark etmiş miydi?
Draco bunun cevabını bilmek istemediğine karar verdi. Bu sorunun cevabı kırıcı olabilirdi.
Peki ya Grabbe ve Goyle fark etmiş miydi?
Ya Blaise?
Ya da Pansy?
En yakın arkadaşları bunlardı değil mi? Onlar fark etmiş miydiler bu değişimi? Hiçbiri Draco'nun artık geçen seneki gibi bakmadığını göremiyor muydu? Artık çok daha farklı baktığını, artık bakışlarında bir şeylerin değiştiğini fark edemiyorlar mıydı?
Peki ya Granger?
Draco aklına ansızın sızan isimle irkildi. O kız neden aklına gelmişti ki? Nasıl belirivermişti bir anda? Yansımasına baktı. Kafası karışmış gözlerinde heyecanlı bir kıpırtı fark ettiğini sandı bir an. Sonra o kıpırtılar aniden gitti ve eski donuk bakışlar yerini aldı.
Granger.
Sanki isim zihninin bir köşesinde nöbette bekliyordu. Draco Malfoy'un zihninde bir anda belirip kafasını karıştırmak için sinsice oraya saklanmıştı sanki.
Granger.
Peki o fark etmiş miydi Draco'nun değişimini?
Bu sorunun cevabını merak ettiğini fark etti. Bu bir şeyi değiştirir miydi? Yani eğer Granger onun bakışlarında kırık bir şeylerin olduğunu fark etse... bu neyi değiştirirdi ki? Bir anda nereden gelmişti, nereden düşmüştü aklına? Ayrıca Draco'daki değişimi en son fark etmesi gereken kişilerden biri o kız değil miydi? O ve arkadaşları... Potter ve Weasley. Onların fark etmemesi gerekiyordu. Eğer onlar fark ederlerse ve bir şeylerden şüphelenirlerse her şey tepetaklak olmaz mıydı? Kendine verilen görevi yerine getirebilmesi için onlara hiçbir şey fark ettirmemeliydi. Ya da Grabbe, Goyle, Blasie ve Pansy'e. Hiç kimseye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MudPureBlood | Draco Malfoy & Hermione Granger
Fanfiction"Yazın sonunda bambaşka biriydin o zaman. Yetenekli, güçlü ama çok şey görüp geçirmiş biri." Draco acıyla karışık güldü. "Sanırım. Tek bildiğim artık çocuk olmadığımdı." Hermione içindeki coşkun merhamet hissine karşı koyamıyordu daha fazla. "Sana s...