1 ay sonra;
Fizik tedaviye başlayalı bir ay oldu. Ve ben bu bir ay içinde o kadar mutlu oldum ki... Yeniden doğmuş gibiydim. Adeta bulutların üstündeymişim gibi hissediyorum. Çevremdeki herkes bana destek oldu. Eğer onlar olmasaydı ben hâlâ tedavi olmam diye inat ediyordum.
Berke'nin gece yanıma geldiği günden sonra doktor sabah olunca bana Tuğkan'ın numarasını vermişti. Eve gidince onu aramıştım. Çok mutlu olmuştu. Tabi bende çok mutlu olmuştum. Polis olmuş. PÖH olarak görev yapıyormuş. Çok sevindim onun için. Bana neden felçli olduğumu sordu. Önce tereddüt etsem de olan her şeyi anlattım. Çok üzüldü. Ah keşke anlatmasaydım da onu üzmeseydim. Sonra Gökhan'ı sordu. Felç kaldıktan sonra yanıma geldiğini ve yine aynı şeyleri söyleyip gittiğini dedim. Çok sinirlendi. Kim olsa sinirlenir. Görev vakti gelmişti. Beni mutlaka bir gün ziyarete geleceğini söyleyip helalleştikten sonra kapattı.
Bende biraz eskilere döndüm. Lise yıllarıma. Sonra üniversiteye. Sonra ilk göreve başladığım yıla. Daha sonra da Gökhan'la tanıştığım zamana. Son olarak da gidişine. Bir an aklıma o geldi. Acaba ne yapıyordur? Beni özledi mi?
Boş hayallere kapılma be Sevda!
Haklısın İç Sesim. İnsan neden sevmediği birini özler ki? Ben olsam bende özlemezdim. Sonuçta sevmiyorum. Ama yine de... Ne bileyim... Yine de geçirdiğimiz günleri hatırlar en azından diye düşünüyorum. Yani ben olsam hatırlardım.
Off. Kafamı Gökhan ile karıştırmamam lazım. Sonuçta artık Gökhan diye biri yok. Gökhan kim? Tanıyan var mı? Ben tanımıyorum. Kim acaba? Tanımadığım birini düşünmeye gerek yok. Her neyse. Tanımadığıma göre gereksiz birisi.
Birazdan Burak gelecek. Canım arkadaşım. Bana çok değer veriyor. Her zaman yanımda oluyor. Levent abimden sonra ikinci abim de o. Ne zaman bir şey istesem bana yardım ediyor. İşini yarım bırakıp yanıma geliyor. Senem'i de ihmal etmiyor. Çoğu zaman onu da yanıma getiriyor. Ya da biz gidiyoruz yanına.
Kapım çalınca düşüncelerimi pasta altı edip gir dedim. Burak gülümseyerek odama girdi.
"Naber Sevda?"
"Aynı. Senden?"
"Aynı. Hadi doktora gidelim artık." Ne kadar istemesem de beni kucağına alıp aşağı kata indirdi. Bunu yaparken benden olabildiğince uzak duruyordu. Bana anlayış gösteriyordu. Bu huyunu çok seviyorum. Anlayışlı.
Aşağı katta koltukta otururken abim odaya girdi. Bu saatte burada ne işi var ki?
"Abi? Ne oldu? Sen bu saatte eve gelmezdin?"
"Prensesim misafir gelecekte."
"Neden abi?"
"Hani sen hastanedeyken ben biriyle konuşuyordum ya. Bir ay sonra geleceğini söylemiştim. İşte onlar geliyor. Sen nereye? Tedaviye mi gidiyorsun?"
"Evet abi."
"Hoş geldin Levent abi."
Burak, kapıda sandalyemle bekliyordu. Sandalyeyi ittirip bize doğru geldi. Abimle tokalaştılar. Sonra abim beni kucağına alıp sandalyeye koydu. Dışarı kadar beni sürdükten sonra arabaya da abim yerleştirdi. Burak ise sandalyemi arkaya koydu. Abimle vedalaşıp yola çıktık. Çok sürmeden hastaneye geldik. Beni arabadan çıkarıp sandalyeme koydu. Beraber hastaneye girip asansöre yöneldik. Çıkacağımız katın düğmesine bastı. Asansörden inip doktorun odasına yöneldik. Kapıyı çalıp içeri girdik.
"Hoş geldiniz Sevda ve Burak."
"Hoş bulduk doktor bey. Bir an önce tedaviye başlayalım çünkü bugün misafir varmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER'İN SEVDA'SI~Bir Aşk Uğrunda
Teen Fiction🇹🇷💕 Ben Sevda Yılmaz. Doktor Sevda Yılmaz. Bu zamana kadar yılmayıp, pes etmeyip doktor oldum. Nice hayatlar kurtardım. Nice canlar iyileştirdim. Karşıma çıkan her insanın yarasına merhem oldum. Ben mahallenin süper ablası Sevda'yım. Her çocuğa y...