"Lütfen dikkat. Anadolu Jet Havayolları THY yedi bin iki yüz altmış iki sefer sayılı Diyarbakır uçağı üç yüz on iki A numaralı çıkış kapısında yolcu alımına hazırdır. Yolcuların çıkış kapısından uçağa gelmeleri rica olunur."
Anonsun sesi ile hızla lavabodan çıkıp çıkış kapısına doğru koşmaya başladım. Önceden bavullarımı verdiğim için şimdi biraz olsun rahattım. Önüme bakmadan koşmaya devam ederken bir anda kendimi yerde bulmam bir oldu. Popişimin acısı ile sinirlenip kafamı kaldırıp neye çarptığıma bakmaya çalıştım. Bu şey her ne ise çok sertti. Ayrıca baya da büyük bir şeydi. Hem havalimanının ortasında neden böyle kocaman bir şey var ?!
Kafamı kaldırmaktan boynum ağrıdı. Bir insanın boyunun bu kkadar uzun olması normal mi? Yoksa ben mi çok kısayım? Yok ya benim boyum iyi! Yani ne olmuş boyum 158 santimetre ise? Kısa değilim ki ben! Yok yok değilim. Bu adam çok uzun.
Ve en sonunda çarptığım şeyin yüzüne bakabildim. Karşımdaki adam bana gizleyemediği şaşkın ve kocaman gözleriyle bakıyordu. En sonunda benim yapamadığımı yapıp kendine geldi ve yerden kalkmam içim elini uzattı. Peki ben ne yaptım? Uzattığı eli es geçerek kendim kalktım. Ne olursa olsun -yardım amaçlı bile olsa- tanımadığım bir adamın elini tutacak değilim ya?
En sonunda lendime gelmeyi başarıp "Biraz dikkat etsene be!" dedim o an ki kızgınlığımla. Uçağa bu adam yüzünden geç kalacaktım ve benim hayallerimi gerçekleştirmem için bir süre daha beklemem gerekecekti. Benim de artık bekleyecek tahammülüm kalmadı.
Adam bana kocaman kocaman açtığı şaşkın gözlerle bakmaya devam ediyor. Ne yani bir kızın düşmesi bu kadar mı garip hir durum? Şu insanlar da ne kadar garip olmuş ya! Bir süredir kafamı kitaplardan kaldırmadığım için insanların değiştiğini fark etmemişim.
"Asıl sen dikkat et. Koskoca bedenimi nasıl görmedin de çarptın bana?" Bu ne biçim tavır yaa! Karşında bir kadın olduğunu unuttun heralde! Hödük işte!
"Sen bir kadınla nasıl böyle konuşursun? Sakın bir daha bu konuşma tarzınla çıkma karşıma! O zaman böyle sakin bir tepki vermem ona göre!" Bir daha karşıma çıkmasını istediğimden değil lafın gelişi öyle dedim. Aman neyse ne!
Cevap vermesine fırsat vermeden hızla ayrıldım oradan.
Uçağa bindiğimde bir hostes bana yardımcı oldu. Cam kenarındaki koltuğuma oturup çantamdan kulaklığımı çıkarmaya çalıştım. Evet sadece çalıştım. Tabikide bulamadım. Çantamı yan koltuğa koyup daha rahat bir şekilde aramaya çalıştım.
"Öhöm öhöm!"
Kulaklarıma gelen öksürük sesiyle kafamı kaldırdım. Ve bu sefer de şaşıran bendim. Neden mi? Çünkü az önce çarptığım adam başımda dikiliyordu. Bu kadar da tesadüf olamaz değil mi? Yoksa olur mu? Olmaz heralde ya!
"Eğer izin verirsen yerime oturacağım." Yerine mi? Ne yeriymiş o? Ne dediğinin farkında mı bu?
"Yine mi sen ya?" Nerden çıktı bu ya! Ben ne güzel sakin sakin oturmayı planlıyordum. Ama bay hayallerimin katili bunu bana çok gördü. İnşallah kulaklığımı biran önce bulurum da inene kadar bu adamın dırdırını çekmem.
"Noldu küçük hanım? Başkasını mı bekliyordun? Ama bir sır vereyim mi? Bir başkası bu koltuğa oturmayacak. Yani benimle yetinsen iyi olur." Ukalaya bak sen?! Ne dediğinin farkında mı bu? Kendini ne sanıyor acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER'İN SEVDA'SI~Bir Aşk Uğrunda
Teen Fiction🇹🇷💕 Ben Sevda Yılmaz. Doktor Sevda Yılmaz. Bu zamana kadar yılmayıp, pes etmeyip doktor oldum. Nice hayatlar kurtardım. Nice canlar iyileştirdim. Karşıma çıkan her insanın yarasına merhem oldum. Ben mahallenin süper ablası Sevda'yım. Her çocuğa y...