Oy ve bol yorum atmayı unutmayın. Keyifli okumalar ❤
♤
Dükkânın en sakin olduğu vakitler, öğlen yaşanan o yoğunluktan sonraki saatlerdi. Bu saatler içinde dükkânı tekrar düzenler, temizler ve akşam için biraz daha az iş bırakırdık.
İçeride yavaş melodili bir müzik kısık sesle çalarken merdivenin en üstüne çıkmış, Yoongi'nin yüksek raflara saklamak için uzattığı popüler olmayan kitapları diziyordum.
Havadan sudan konuşur gibi sıradan bir ses tonu ile sorduğu soru üzerine rahat bir nefes verip dudaklarımı araladım. "İlişkimiz eskisinden daha güzel ilerliyor. Hiç sarsılmadan giden bir araba düşün. Yolumuzda pürüz kalmadı."
Birkaç kitabı uzattı. "İlişkiler hep yolunda devam edemez." Kendine has cansız ve kısık sesi kesinkes çıkıyordu. "Bunu beklemek peri masallarına inanmak gibi."
Kitabı rafa dizerken sözleri üzerine düşünmeden cesurca cevap verdim. "Bunun böyle kalmayacağını biliyorum." Ardından dudaklarımı özgüvenle kıvırdım. "Sadece daha iyiye gidecek."
Hoseok ile devam eden ilişkisinin nasıl gittiğini sorduğumda ise mutluluk içinde her zamanki cevabı vermek için dudaklarını araladı. "Hiçbir konuda acele etmiyoruz. İkimiz de anlayışlı davranıyoruz ve bağımsızlığımıza önem veriyoruz. Bu yüzden ilişkimizi nazik ve ağırdan alıyoruz. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"
Hayır, anlamıyorum çünkü benim için bağımsızlığım değil, Taehyung'un mutluluğu önemli.
Metallerin birbirine çarpması ile dükkâna dökülen hoş çıngırtı, müşterinin geldiğinin haberini veriyordu. Yoongi elindeki kitapları hızla bana verip müşteri ile ilgilenmek için yanımdan ayrıldı.
Bir nefeslik kadar kısa bir süre içinde adım sesleri yaklaşırken Yoongi'nin sesi de yakından geldi. "İyi insan lafın üstüne gelirmiş."
Kısık, tok bir kıkırtı duyduğumda dudaklarım kendiliğinden yukarı doğru kıvrıldı. Gülümseyen yüzünü gördüğüm an ortamın aniden havası değişmiş ve sanki günüm şimdi daha güzel geçecekmiş gibi bir hisse kapıldım. Merdivenleri inip birkaç adımda yanına giderek güzel bedenini kollarım arasına aldım. Bilim doğru söylüyor, sarılmak cidden mutlu ediyor. "Yoongi, sen devam eder misin?"
Serseri bir gülüş sergileyip başını salladı. "Tabii ki, patron!"
Taehyung'un ince belinden tutarak ofis odasına doğru yönlendirirken Yoongi'nin hitabına karşı genişçe gülümsedim. Normalde tebessüm ederdim. Kasanın önünde durduğumuzda küçük yaştaki müşterilerimize hediye etmek için duran küçük bir fanusun içindeki küçük, renkli lolipopları işaret etti. "Alabilir miyim?"
"Hepsini alabilirsin," diye tatlı bir dil kullandığımda içtenlikle gülümsedi. Fanusun içinden bir tane lolipop alarak canlı bir yüz ifadesi ile ambalajını açtı. Küçük, mor lolipopu dudakları arasına aldığında kasanın ardına oturdum. "Birazdan dersin yok muydu?"
Başını aşağı yukarı sallayıp lolipopu yavaşça dudakları arasından çıkardı. "Evet, ama not aldığım küçük defteri senin evinde unutmuşum. Anahtarını almaya geldim."
Oturduğum yerde hafifçe eğilip karışık defterler içinden boş bir tanesini alarak ona uzattım. "Derse geç kalacaksın. İstersen şimdilik bunu kullan." Dükkânın kapısı açıldı ve orta yaşlı bir adam dikkatle içeri girdi. Taehyung'un yüzü hâlâ bana dönükken adamı güleryüzle buyur ettim. "Hoş geldiniz."
İri-yarı adam, ses çıkarmadan baş selamı verip rafların üstündeki yazıları okuyarak kitaplıklara yöneldi. Taehyung lolipopu dudaklarına yedirip yavaşça çıkardıktan sonra muzipçe gülümsedi. Birkaç adımda yanıma gelip karşımda durdu. Dudaklarıma aniden sesli bir öpücük kondurup avucunu açtı. "Bana anahtarlarını ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sugar Burn | Taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Küçük bir kitapçıda çalışan Seokjin, dükkânına gelen Taehyung'a aşık olur ve onu saplantı haline getirir. "Aşk için ne kadar ileri gidebilirsin?" *You dizisi uyarlamasıdır*