Evet, final.
Oy ve bol yorum atarsanız sevinirim. Görüşlerinizi, tepkilerinizi, duygu ve düşüncelerinizi okumak beni iyi hissettirecek eminim. Keyifli okumalar ♡
• • •
Doğru kişinin varlığına her zaman inandım. Bir yerlerde benim için birisinin var olduğuna; kusursuz bir eş, ruh eşim.
Birçok kez kalbim kırıldı ve hayatım hiçbir zaman umduğum gibi ilerlemedi. Hayatım bir zehirdi ama Taehyung ile tanıştığımda bütün bu zehire değdiğini hissettirmişti. Onu sevdim. Her şeyiyle kucakladım, zor yanlarını bile.
Doğru kişi için her şeyi yapabileceğimi kanıtladım ama karma ve ben bir kavga içindeyiz. Bazı insanlar hak ettiklerini bulur, bazıları da bulmaz. Karma ise beni asla es geçmiyor ve aradan geçen her gün adalet yerini buluyor.
Suç ve Ceza'da kahraman kendi isteğiyle sürgüne gider. Öldürür ama aşkı da bulmuştur. Eğer tövbe ederse affedilecek, o ve sevdiği kadın kurtulacaktır.
Maalesef gerçek hayatta hiçbir şey kitaplardaki gibi ilerlemiyor, yapıp ettiklerinin cezası bir gün elbette buluyor insanı. Hayatın boyunca arzuladığın o tutkulu aşkı bulsan bile tatlı ateşinde kavrulmana izin verilmiyor ve korkulan son bir şekilde, sinsi bir hevesle kıskıvrak yakalıyor. İşte insan için sonun başlangıcı budur.
Gelgelelim, insan ne kadar kaçarsa kaçsın kendinden asla kurtulamaz. Bu benim için de geçerli. Geçmişim hiçbir zaman tertemiz olmayacak ama en azından onunla nasıl yaşayacağımı öğreniyorum.
Dükkânı kapatıp, anahtarları Bay Kang'a teslim ettiğim günün ertesi ayına kadar dağ evinin bir köşesinde bütün gün yatmış ve başka hiçbir şey yapmadan gözümün önünde bulanıklaşıp netleşen boşluğu izlemiştim. Düşünecek çok noktam olunca kaçması zor bir girdaba düşmüştüm, o beni bir düşünceden diğerine savurup içine hapsederken karşı çıkmam manasızdı.
Biri bitmeden diğerini düşünüyordum, birine cevap bulmadan diğerinin sorusuna dönüyordum. Yarınım yokmuş gibi düşünüyordum işte.
Kaçtığım her şeyi, kendime bile duyduğum bütün bu öfkenin sebebini... kalbimi en çok neyin kırdığını, beni neyin ağlattığını, neyle savaştığımı ve yüzleşmekten korktuğum bütün bu hayal kırıklıklarını.
Ruhumu dehşet bir hastalık misali usulca kemiren geçmiş, sessizliğin tetiklediği düşüncelerimin zindanına ne zaman kapatılsam istisnasız yanımda yer alırdı. Girdiğim bu korkunç zindanda tek ışık ona duyduğum aşktı.
Etkisini bütün ruhumda yaşattığım bu aşk tıpkı bir uyuşturucu gibi zihnimde ve bedenimde; beyin kıvrımlarımdan başlayıp iliklerime kadar sızarak, bütün sinir sistemim içinde karıncalanırdı. Çoğu gece tıpkı bir madde bağımlısı gibi yoksunluk semptonları yaşardım. Nedendir bilinmez, çektiğim acı geceleri daha dayanılmaz hâle geliyordu. Bazı gecelerin sabahını mucize saydığım çok oldu.
Bazenleri boşluğu o kadar çok izlerdim, o kadar çok dalar giderdim ki; halüsinasyon görmem kaçınılmaz olurdu. Bakışlarımı başka bir yere çevirdiğim her an beynim benimle alay eder; Taehyung'un o anda kapıdan girdiğini gösterir ya da onları duymaya çok ihtiyacım olduğunu bilerek adımlarının etrafımda dolaştığını hissettirirdi. Çok acımasızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sugar Burn | Taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Küçük bir kitapçıda çalışan Seokjin, dükkânına gelen Taehyung'a aşık olur ve onu saplantı haline getirir. "Aşk için ne kadar ileri gidebilirsin?" *You dizisi uyarlamasıdır*