9| itiraf

650 72 395
                                    

İlkbahar mevsim geçişlerinin yaşandığı, sıcak havaların habercisi aşırı nemli ve kasvetli bir günün öğlen vaktiydi.

Kitapçıda insanların en yoğun olduğu vakit bu saatlerdi. Bu yüzden bazen kasaya ben bakıyor, bazen de Yoongi yerime geçiyordu. Böylece insanlara istediklerini bulmakta yardımcı oluyor, onlarla kitaplar üzerine sohbet ediyorduk. Boş zamanımızda ise, gelen müşterilerin arkalarında bıraktıkları dağınıklıkları düzene sokuyorduk. Bu kısır döngü devam edip dakikaları saatlere teslim ediyordu.

Yoongi kasada iki-üç müşterinin ödemesini alırken ben de yaşlı bir amcaya istediği kitabı en üst raflardan indirip verdim. Kitap hakkında biraz sohbet ettikten sonra ödemesini yapmak için kasaya yöneldi. Gitmeden önce, gençken hiç kitap yüzü açmadığını ama aklı kemale erdikçe kitaplardaki gerçekliği hissetmeye başladığını söyledi. Arkasından şefkatli bir sevecenlikle titreyerek attığı adımlarını izledim.

Etrafta yardıma ihtiyacı olan kimseyi göremeyince dükkanın camına yaklaşıp küçük raflıktan destek alarak dışarıya baktım. Şemsiyeleri, yağmurlukları ve mevsimlik giysileriyle gelip geçen insanları izlemeye başladım. Havada sert bir esinti, bunaltıcı bir nem ve insanların yüzünde kasvet vardı. Sert esinti yüzlerine vurup onları kızartırken, ağaçların dallarını da birbirine vurdurarak -her ne kadar duyamasam da tahmin ettiğim- musikisini sunuyordu. Kimileri elinde telefonla oynayarak, kimileri kulağında kulaklıkla, kimileri de yanındaki kişiyle gülüşerek yürüyor ve doğanın bu eşsiz melodisinden mahrum kalıyordu.

Sırtındaki siyah çantasına asılarak dalgınca yürüyen bir adam, her ne kadar Taehyung kadar göz alıcı görünmese de giyim tarzıyla bana onu anımsattı. Yüzümde beliren histerik gülümsemeyi engelleyemedim. Bu sırada pantolonumun cebimden telefonumu çıkarıp Taehyung'un ne yaptığına bakacaktım ki, bir kadının nazik seslenişiyle başımı kaldırıp biraz gerimde duran genç, buğday tenli bir kadınla göz göze geldim. Telefonu tekrar yerine sıkıştırırken bir çalışan olarak güler yüzümü esirgemeden kadının yanına gittim. "Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?"

Elinde tuttuğu kitabı uzatarak, "Bu serinin ikinci kitabını istiyorum." dedi. Sesini tatlılaştırarak söylediği cümle boyunca ısrarlı bir şekilde gözlerimin direk içine bakıyordu. Dibime düşecek gibi duran rahatsız edici bu ifadesiyle tanıdım onu. Bu hafta içinde buraya üçüncü gelişiydi ve her geldiğinde bir kitabı bulamadığını bahane edip benden yardım istiyordu. Müşterilerle Yoongi ilgilense bile özellikle beni buluyor, niyetini açıkça belli ediyordu. Kitabı bulup verdiğimde ise hemen gitmiyor, sohbet açmaya çalışıyordu. Açmaya çalıştığı sohbeti rahatsız edici hareketlerinden dolayı kestirip attığımdaysa, burada olduğu süre boyunca göz göze gelmemizi sağlamaya çalışıyordu. İstediğini elde ettiğinde ise gülümseyerek önüne dönüyor ve sonra bu hareketine çekinmeden devam ediyordu.

Yüzüme taktığım gülümsemeyi bozmadan ama mesafeli bir tonla, "Beni takip edin." dedim. Üç raf öteye kadar peşimden geldiğinde adımlarımı durdurup kitaplara göz gezdirdim. Alt raftaki kitabı alıp zoraki bir gülümseme sunarak kadına uzattım. "Buyurun."

Yüzüme bakmayı devam ettirirken, hâlâ uzattığım kitabı fark edip elimden aldı. Saygıyla eğilip yanından geçeceğim sıra, "Bir dakika." diyerek durdurdu. Kolumu saran parmaklarındaki cürretkarlıkla yüzümdeki yumuşak ifade kaybolurken başımı kadına çevirdim. Yüzüme tekrar güler yüzümü takındım. Elindeki renkli kare kağıdı gülümsemeye devam ederken bana uzattı. "Bu telefon numaram. Beni arayın. Sizi görmek için buralara geliyorum. Lütfen, geri çevirmeyin."

Gözlerim kağıt ve kadının yeşil lensli gözleri arasında gidip gelirken parmakları arasından kağıdı alıp baktım. Tükenmez kalemle birkaç tatlı söz ve ismiyle beraber telefon numarasını yazmıştı. İfademi bozmadan bakışlarımı tekrar yüzüne çevirdim. Fakat iş prosedürünün 'müşteriye her zaman güler yüz göster' ilkesine uyarak biraz soğuk bir tavırla harmanladığım nazik ifademi korudum. Renkli kağıdı geri uzattım. "Üzgünüm, görüştüğüm biri var."

Sugar Burn | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin