27| FINAL: Part 2

356 19 276
                                    

Başlamadan önce buraya kadar yanımda kalan, beni yalnız bırakmayıp hep destekleyen, karakterleri ve kurguyu seven herkese teşekkür ederim. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım, memnun olmanızı diliyorum.

Medyadaki şarkıyı başından beri final için düşünüyordum, bence gayet uyumlu. Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim ♡ sonunda zaten konuşacağız :*

                              • • •

Yola yılbaşından bir gün önce, yani düğünün olacağı günün sabahı çıkmıştım. Araba ayarlamakla uğraşmayıp hızlı tren için bilet alırken ve aldıktan sonra yola çıkana kadar önüme bir engel çıkması için hep bir ipucu bekledim, çünkü en ufak engelde bunu bir işaret kabul edip her şeyi geri plana atacak ve gitmeyecektim.

Tamam, en son gitmek üzerine karar vermiştim fakat oraya tekrar dönünce hislerim yoğunlaşacak ve bir hata yapıp onu tekrar incitecek olmanın korkusunu hissediyordum. Çünkü biliyordum ki, Taehyung'a yakın olduğumu bilmek her zamanki gibi irademi kolaylıkla sindirecekti. Ona karşı her zaman savunmasız olmuştum ve bu gerçek, zihnimi bulandırıyordu.

Bütün bu korkuma rağmen, içimde kendime açıkça itiraf edemediğim bir gitme istediği de vardı. Hani bir şeyi yapmamanız gerektiğini bilirsiniz ama yapmanız gerektiğini de hissedersiniz, işte tam olarak bu.

İkili koltuklardan birinde cam kenarına oturmuş, sessizce dışarıyı izliyordum. Yanımda yaşlı bir adam vardı, şanslıydım ki yolculuk boyunca uyudu. Tren tahmin edileceği gibi fazlaca kalabalıktı; ancak uzağımdan gelen bir çocuğun ağlayışı, annesinin onu pışpışlaması ve yakınlardan gelen küçük tıkırtılar haricinde başka gürültü yoktu, kısa süren yolculuğum ummadığım kadar rahat geçmişti.

Bindikten sonra yol boyunca herhangi bir gerginlik hissetmemiş, dümdüz bir ifadeyle dışarıyı izlemiştim. Ancak trenden iner inmez daha ilk adımımda müthiş bir gerginlik bastığım zeminden iliklerime kadar yayıldı sanki.

İnsanlar dağınık bir karınca sürüsü gibi yürüyen merdivenlere yönelirken etrafa bakakaldım. Daha önce hiç gelmediğim bir yere ayak basmışım gibi şehire yabancı hissediyor, şimdi ne yapacağımı bilemiyordum. Bir süre sadece dikildim, acele bir heyecan içinde uzaklaşan insanları izledim. O hengamenin içine girmemiştim.

Kendimi sürgün edildiğim şehire kaçak yollarla geri dönmüş gibi hissediyordum. Tıpkı Yin Yang gibi içimde hem bir huzursuzluk, hem de tuhaf bir rahatlama vardı.

Kuru kalabalık biraz olsun uzaklaşınca derin bir nefes aldım, yavaş ve tedirgin adımlarla yürüyen merdivenlere yöneldim. Yanımdan gelip geçen insanların sadece ayakkabılarını ve valizlerini görüyordum.

Burada olma ihtimalinin düşük olduğunu bildiğim hâlde baktığım her yüzde Taehyung'u göreceğim ve o gün olduğu gibi tekrar o korku dolu -belki de şuan soğumuş ve nefrete... tiksintiye dönüşmüş, o güzel gözlerle karşılaşacağım korkusu bir süre insanların yüzüne bakmaktan kaçınmama sebep oldu.

Gardan çıkınca temiz, buz gibi hava bedenimi ve zihnimi ciddiyetle diriltmişti. Kolumdaki saate bakıp düğün için hâlâ erken olduğunu görünce ilk olarak Bay Kang'ın yanına uğraşmaya karar vermiştim.

Beni görünce mimik dâhi oynatamamıştı, kirpiklerini birkaç defa belirgin şekilde kırparak selam verdi. Hastalığı iyice ilerlemişti ve bedeni gün geçtikçe eriyordu. Her bakımdan iyice çökmüştü, artık sadece yaşlı bir adam değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sugar Burn | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin