23| tanışma

323 24 267
                                    

Hayatımın aşkı.

Bu tabiri şimdi daha iyi anlıyorum. Hayatım içinde seninle anlamını buluyor. Bir bütün ve dünyanın geri kalan tüm güzelliklerine hiç olmadığı kadar açık. Bütün zerremle yaşıyor olmanın mutluluğunu hissedebiliyorum.

Artık birbirimizden saklayacak bir sırrımız yok ve sen annenle tanışmamı istedin. Bu bizim için sıkıntılı olabilir, annen bizi kabul etmeyebilir, zaten ilk başta bütün aileler öyledir ama karşımıza ne çıkarsa çıksın birlikte aşacağız.

Biz bir mutlakbağız.

Yola çıkışımızın üzerinden neredeyse bir saat geçmişti. Yaz aylarının başında olmamız sebebiyle havanın gün içinde gittikçe daha sıcak olacağını tahmin edebiliyorduk. Bu yüzden öğleden sonra, güneş biraz daha sakinleştiği bir vakitte yola çıktık.

Daegu daha önce hiç gitmediğim bir şehirdi ve benim için hiçbir anlam ifade etmeyen bu şehir, gözüme şimdi çok başka gözüküyordu. Taehyung'un doğumuna, büyüyüp serpilişine ve beni ailesi ile tanıştırarak ilişkimize derinlik kattığı anlamlı bir şehirdi artık.

Bay Kang'ın klasik arabasını sürerken gözümü birkaç saniyeliğine yanımda oturan Taehyung'a çevirdim. Bağdaş kurup sırtını koltuğa iyice yerleştirmiş, kollarını göğsünde toplamıştı. İfadesiz yüzünü çevirdiği yolu dalgın bakışlarla izlerken profili oldukça düzgündü.

Hızla akıp giden yolu izlerken gözleri cansızca takip ediyor, göz kapakları uyku öncesi evresini yaşar gibi yavaşça açılıp kapanıyordu. Ezbere bildiği yollar olduğu için sanırım; etrafa karşı meraksızdı.

Yolculuğun başlarında sohbet ediyor, radyoda çalan şarkılara eşlik ederek eğleniyor; nakaratlarda Taehyung oturduğu yerde dans ederken gülerek onu izliyor olsam da zamanla ikimiz de suskunlaşmıştık. Daha doğrusu aramızda kasten uyulan sessizliği ilk Taehyung başlatmıştı.

Sanki kendi içinde girdiği savaşta ne mağlup olmuş, ne de zafer kazanmıştı. Dakikalar geçtikçe daha durgun, daha düşünceli oluyor; üzerine çöken o ruhanî karaltının içine iyice çekiliyordu. Onunla konuşup, sebebini anlamadan önce zihnini iyice toparlaması için ona biraz müsaade ettim.

Varacağımız yere bir saat kadar daha vardı. Taehyung ailesinin evinin taşrada olduğunu söylediği için biraz daha zamanımız olduğunu tahmin edebiliyordum. Her zaman araba kullanmadığım için alışık değildim, yorulmuştum. Bu yüzden ileride herhangi bir benzin istasyonunda durup hem depoyu fullemek, hem de biraz hava almak için fırsat kolluyordum. Belki varmamız biraz daha geç saate kalırdı.

Ortamın sessizliğine daha fazla dayanamayıp elimi radyoya uzattım. "Müziğin sesini açmamda sakınca var mı?" Daldığı düşünceler içinden kabustan uyanırcasına sıyrılıp başını aniden bana çevirdi. Dudaklarında silik bir gülümseme belirirken başını olumlu anlamda salladı. Gözümü yoldan ayırmadan radyoda çalan şarkının sesini yükselttim. "İstemediğin bir şarkı çalarsa değiştirebilirsin."

Yan bir bakış attığımda başını sallayıp sessizce önüne döndü. Dikkatimi tamamen yola vererek dirseğimi cama yasladım. Güneşin gözüme nüfuz etmesinden rahatsız olup güneş gözlüğümü taktım. Hafta sonuna giriyorduk, bu yüzden trafik bunaltıcı olacak kadar olmasa da yoğundu.

Trafik ışıklarında durup dakikaları sabırsızlıkla takip ederken işaret ve orta parmak uçlarımı dudaklarıma götürüp yavaşça ovaladım.

Taehyung normalde çalan şarkıya mutlaka eşlik ettiği için açıkçası şuan biraz tuhaf hissediyordum. Bu bilinmezlik içinde daha fazla beklemek istemiyor, çok sıkılıyor ve artık onunla konuşmak istiyordum. Hafifçe gülümsedim ve gayet sakin bir sesle sordum. "Biraz gergin misin?"

Sugar Burn | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin