26.12.****
Bugün yorgun uyanmıştım çünkü dün dikkat çekmemek için polise sevgilimin kaybolduğunu söylemiş ve saatlerce sorguya çekilmiştim...
************************
Evde iyice canım sıkılınca Miray'a uyup alışverişe çıktım ama keşke çıkmasaydım... Alışverişte annemi gördüm dört yaşında güzel giyinmiş saçları özenle yapılmış kızıyla beraber geziyorlardı, benden on beş yaş küçüktü ama yine de nefret ediyordum ondan benim hayatım yok olduktan sonra doğmuş ve annemi elimden almıştı beni tanımıyordu bile olsun o benim için küçük bir şeytandan farksızdı.
Bütün gün onları takip ettim acıyla, o mağazadan bu mağazaya bütün gün dolaştılar. Bir oyuncak mağazasına girdiler sonra, çok güzel bir bebek aldı eline "Anne bunu alalım mı?"
"Tabi kızım, başka beğendiğin bir oyuncak var mı?"
"Bakim annecim." dedikten sonra koşturdu tekrardan oyuncakların olduğu tarafa doğru. Ben hiç oyuncak alamamışken hiç oyun oynamamışken o oyuncak beğenip eğleniyordu. Adalet miydi bu? İstediği her şey oluyor, seviliyor oysa ben on dokuz yıldır tek bir gün bile sevildiğimi görmedim. Sadece on iki yaşında annemle babam ayrılmak istediklerini söylediğinde annemin beni uyandırmak için başımı okşamalarını hatırlıyorum onun dışında neden beni sevmediklerini hiçbir zaman anlamadım acıyla oturdum mağazanın önündeki koltuğa seyrettim onları...
Sonunda eve gelmişlerdi onlardan uzakta eve girişlerini izledim, sebepsizce onları takip ediyordum. Bir süre evin önünde uzaktan evi izledim fakat sonra 'saçmalama ışıl' dedim ve ayağa kalktım ne kadar süre orda oturdum bilmiyorum ama telefonuma baktığımda saat beşi geçiyordu...
Annemin o çok sevdiği kızını kapıdan çıkarken gördüğümde gözümü tekrar eve diktim. Kız üzerini değişmiş yeni aldığı oyuncaklarla bahçeye çıkmıştı. Bir süre öylece onu izledim, eğleniyordu. Bir süre sonra beni fark etmiş olacak ki gözlerini bana dikti. Korkmadan bana doğru geliyordu, yolun karşısına geçip kaldırıma yani yanıma oturdu sadece bana bakıyordu. siyah, uzun pelerin gibi olan ceketimin şapkasını kapatmıştım annem yada başkasının beni tanımasını istememiştim çünkü, ama bu meraklı bücür yüzüme bakmaya uğraşıyordu. "Abla." dedi tiz ve meraklı sesiyle içim o an saçma bir duyguyla doldu, tam gözlerim dolmuştu ki... Miray'ın sesiyle kafamı ona çevirdim kızın yanında oturuyordu. Kız merakla yüzümü incelerken gözümü Miray'a dikmiştim.
Hadi ablası tut elinden de biraz yürüyün...
Miray'ın böyle bir şey demesi beni şaşırtmıştı. "Emin misin?" dediğimde yanımdaki kız "Anlamadım abla." dediğinde ona baktım hafif korkmuş gibiydi. Miray bana imalı bir şekilde hadi! deyince ayağa kalkıp kıza "Yürüyelim mi?" dedim, kız koca bir hız ve heyecanla ayağa kalkıp elimi tuttu.
Miray ne dediyse onu yaptım daha doğrusu içimdeki ses...
Hadi ormanda bir yürüyüş yapalım.
Ormandaydık kız neşeliydi fakat ben sebepsizce 'kızı nasıl öldürebilirim?' diye düşünüyordum... Hayır hayır saçmalama ne öldürmesi...
Saçma sapan düşünmeyi bırak ışıl o kız bir hırsız öldür onu.
Ne diyorsun sen Miray?
Annen onu seviyor diyorum sen onun için bir hiçsin. Işıl kabul et annen seni yıllarca üzdü, üzülme sırası sence de onun değil mi?
Ama o küçük bir kız?
Yanılıyorsun O da annesi gibi.
"Abla ne düşünüyorsun?" dediğinde kafamı küçük bücüre çevirdim. "Hiç bir şey."
"Abla yoruldum oturalım mı?" dediğinde onaylar anlamda kafamı salladım. Kız toprağa uzandığında cebimdeki sivri ve katlanabilir bıçağı çıkartıp masumca uzanan o kızın boynunu kestiğimde akan kanları izlerken gülümsedim ve mutlu bir şekilde "Anne oyuncak bebeğimin kafası koptu." diyerek bir kahkaha patlattım. O bücür benim hayatımı çalmıştı ve bunun bedelini ödemişti onunla benim aramda bir fark yoktu ama annem onu daha çok seviyordu, bu yüzden o ölümü hak etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFRENİ HASTASININ GÜNLÜĞÜ
ChickLitBiliyordum hiçbir şey gerçek değildi fakat bu bataklık beni içine çekiyordu. Ben artık bir katildim.