12.BÖLÜM: GEBER

471 55 10
                                    

04.01.****

Sabah mutlu bir şekilde uyandım ve gülümsedim kendi kendime, "Katil olmak için güzel bir gün."

  Ben kendi kendime konuşurken arkamdan Miray geldi Günaydın prenses. 

"Günaydın." dediğimde yanındaki on dokuz yirmi yaşlarında olan adamı görünce biran merakla sordum "Bu kim?"   

Ah benim hatam tanıştırmadım Bu Ateş yeni sevgilim.

"Oooo senin birde sevgilin mi var?"

Evet dedi gülümseyerek, heyecanlı gibiydi fakat bana yaklaştı ve kulağıma Çaktırma bugün öldüreceğim onu, o senin vicdanlı tarafın dedi ne dediğini anlayamamıştım bu ne demekti şimdi(?) Benim vicdanımı mı öldürecekti(?)

Aşağı indiğimde elimde her zamanki gibi bir kase çorba ve bir ekmek vardı. "Hoş geldin güzel kızım."

"Hoş buldum baba." dedim bir babaya ihtiyacım vardı benim çünkü yalnızdım.

"Beni affettin mi?" dedi üzgün gibi bakarak ona yaklaştım üzgün gibi, ardından ellerini tuttum ve gözümde zor duran yaşların akmasına izin verdim. "Baba, özür dilerim. Sana kötü davrandım bu saçmalığı bitireceğim seni buradan çıkartacağım." dedim ve küçük bir kız çocuğu gibi üzgün bir şekilde gülümsedim. Bana gülümsüyordu, yıllardır benimleymiş gibi kalbim acıdı o an, seviyor gibi göstermeleri bile canımı yakıyordu artık...

"Baba bu son çorba, başka yemek yok evde hadi çorbanı içte gidelim. Ardından para kazanmaya başlayınca ben sana çok güzel yemekler yaparım." dediğimde oradan çıkabilmek için hızla çorbayı bitirdi. Ayağa kalktım yavaşça, kapıyı açmak için... Nefesi kesildi, boğazını tuttu önce, ölmek üzereydi, kendini yere attığında sadece gülümseyerek onu izledim. Bana bir şeyler söyledi o haldeyken bile "ciddisin sanmıştım." 

"Bende." dedim gülerek "İyi oyuncuyumdur senin gibi ama kendini fazla iyi görüyorsun."

Son nefesini verdi gözlerimin önünde... Öldüğünden tam emin olduğumda yukardan getirdiğim tekerlekli sandalyeye oturtarak yukarı çıkardım, gerçekten ağırdı, merdivenden yukarı çıkartırken canım çıkmıştı resmen. şöminenin önüne geldiğimizde rahattım çünkü şömine oldukça büyüktü ve adamı buraya sığdırabilirdim tabi biraz daha büyük olsa buraya sığması mümkün değildi. Adamı yani sözde babamı şöminenin içine koyup üstüne döktüğüm benzinle aleve verdim. O orada alevler içinde yanarken ben camın arkasından zevkle onu izliyordum. Neden bilmiyorum ama onun ölümü bana zevk vermişti. 

Ben onun yanışını izlerken Miray'ı yanımda otururken görünce ona dönüp "Sevgilin nerede?" dedim bana baktı ve zevkle güldü, ardından alaycı bir tavırla gülümsedi Öldü

"Ciddi misin, kıyamaaaam." diyerek alay ettiğimde ikimizde koca bir kahkaha patlattık. Sanki öfke ve zevk kusuyorduk, sonunda istediğimiz olmuştu bir kötü daha dünyadan ayrılmıştı.

*************************

 Akşam olduğunda güzel bir duş almak için küvete geçtim. Suyu ayarlayıp soyundum, küvete girdiğimde Miray, babamın eski karısı ve iki genç kız daha girdi içeri. "Kraliçem seni yıkamamıza izin verir misin?" Bu neydi şimdi dalgamı geçiyorlardı(?) Ama yine de hoşuma gitmişti.

Yavaşça benim yanıma yaklaştılar, ardından kafama tuhaf, altından bir taç taktılar. Kendimi prenses gibi hissetmiştim, bu hoşuma gidiyordu. Bileklerindeki kesiklerinden akan kanları küvetime boşalttılar suyun kırmızılığı bedenimi sararken etrafıma baktım ilk defa önemsenmiştim sanki, ilk defa birileri beni seviyordu.

Kanlar bedenimi sararken tacı çıkartıp Miray'a uzattım ve ardından topuzumu tutturduğum tel tokamı kafamdan çekip çıkartarak saçlarımı savurdum sonra derin bir nefes çektim içime, göğüslerimi doldurdum kocaman bir kan kokusuyla, o acımasız, inleyen kan kokusu burnumdaydı. Suyun altına girdim öylece durdum bir süre kafamda sesler yankılanıyordu sanki. "Yapma kızım lütfen, imdaaat, abla bırak beni, yardım edin, Işıl nefret ediyorum senden, Işıl çık git hayatımdan." Sadece bağırtılar geldi o an ve biranda nefesim kesildi ölür gibi.

ŞİZOFRENİ HASTASININ GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin