15.02.****
"Neredeyiz?" koyu siyah loş bir mekana gelmiştik buraya daha önceden geldiğini görmüştüm, hatta içeri bile girmiştim ama buraya sadece eğlence amaçlı geliyorsa neden beni getirmişti?
"İlk karşılaştığımız yer."
"Bunu bile hatırlamıyorsun, ilk metroda karşılaştık."
"Yanılıyorsun o adamı, Kaya'yı aldığında karşılaştık bana çarpmıştın. Belli etmesen de çok korkuyordun." hatırlamıyordum ne kadar düşünsem de aklıma gelmedi.
"Hoş geldin patron." cevap vermeden ilerledi, ne yani buranın sahibi miydi?
"Bu mekan senin mi?"
"Evet"
"Yine yalan söyledin."
"Mecburdum beni masum bir psikolog olarak görmek zorundaydın."
"Hala masumsun kendini kötü gibi gösterme sonuçta benim gibi adam öldürmedin." dediğimde güldü "Emin misin?" diyerek bir kaç masa geride oturan yüzü yanmış bir adamı gösterdi adamın resmen kafatası görünüyordu. "O adamı öldürmekten son anda vazgeçtim."
"Sen değişmedin." dedim bir şeyleri çözmeye çalışır gibi, yavaş yavaş ondan korkuyordum.
"Hadi ama Işıl benden korkman için getirmedim seni. Biliyorum iyileşmek istemiyorsun çünkü hayattan böyle daha çok zevk alıyorsun, iki suçlu olarak yaşayabiliriz. Sen ve ben... İnan o meslek s*kimde bile değil insanların dertlerini dinlemekten yoruldum. Gel kraliçem ol adam keselim."
Ne diyeceğimi bilmiyordum ben onu öldürmeyi düşünürken o beraber öldürelim diyordu. Belki de onu dinlemeliydim burada ki tüm kötü insanları öldürebilirdim. Ayağa kalktım ve etrafta gezindim. Bana baktıklarının farkındaydım ama önemsemedim, bir adamın yanıma gelmesiyle duraksadım. "Selam, tanışalım mı?"
"Gerek yok, erkek arkadaşım var."
"Hadi ama kimmiş o p*ç kurusu." dediği anda boğazından fışkıran kanlar yüzüme sıçradı. Evet Ozan kesmişti boynunu. Yazık ölmüştü adam.
"Kötü oldu." derken hem yüzümdeki kanları siliyor hem de gülümseyerek kanları dudağıma sürüyordum. Bir parmak aldığım kanı ruj gibi dudağıma sürerken Ozan'a döndüm ve "Hoşuma gitti." dedim.
"Senin için..."diyerek gülümsedi. Burası artık bizimdi onu öldürmeyecektim, onun beni öldüreceğini de sanmıyordum zaten.
"Ama bu kadar kolay benim olamazsın." dedi ve kolumdan tutup beni peşinden sürükledi. Bir binanın tepesindeydik kırk beş katlı bir bina. Yükseklik korkum vardı, biliyor mu bilmem ama korkudan ölecektim sonra sakinleştim, öldürdüğüm insanlar geldi aklıma. "Korkuyor musun hala?"
"Hayır." Bana doğru yaklaştı "Kural bir asla yalan söylemek yok." bir adım daha attı "İki korkmak yok." bir adım daha attı geri çıkmak zorundaydım ama düşmekten korkuyordum. "Üç bana kendini kanıtla." dedi ve beni hızla ters çevirdi tek adımda düşecektim çok yüksekti, tüm şehir ayaklarımın altındaydı. Kulağıma fısıldadı. "Benim için ölebilir misin?"
"Evet."
"O zaman atla." dediğinde sebepsizce hiç bir şey düşünmeden aşağı atladım.
Çok hızlıydım, üşüyordum, sımsıkı kapattım gözlerimi yere çakılmayı bekledim. Bir odun gibi duruyordum, dimdik, o esna da kollarımı tuttu bir el sonra sıkıca kavradı bedenimi, rüzgar gözlerimin önünden çekilince Ozan'ın tişörtünü gördüm. yere daha yavaş iniyorduk. Kulağıma biri yani Ozan fısıldadı.
"Atla dedim ama yere çakılmayı bekle demedim."
Paraşüt sayesinde yere yavaşça inmiştik. Paraşütü üzerimizden kaldırmadan öpmeye başlamıştı beni. Havasızdı ama o bunu önemsemeden beni öpüp duruyordu. Gecenin karanlığını severdim bu yüzden paraşütü olduğu yerde bırakıp tekrar o binaya çıktık ve helikopter pistini tam ortasına uzanıp yıldızları izledik. Her bir yıldızın nasıl öldüğünü hayal ettik. Çok aptaldık, yada belki de çok kötü...
"Ozan bir soru soracağım sana."
"Seni dinliyorum bebeğim."
"Nasıl bu kadar zengin oldun sen?" dediğimde alaycı bir tavırla gülümsedi ve oturup yanaklarımı tuttu gözlerimin içine baktı. "Duymak istediğine emin misin Lavinia?"
"Evet."
"On altı yaşımda annemi koruduğum için babam beni sokağa attı annemde beni geri eve almadı. Oysa tek derdim annemi korumaktı." dediğinde koca bir öfke ve kırgınlık vardı yüzünde "Korumaz olsaydım... Her neyse sonra yaklaşık bir ay sokaklarda yattım. Bir gün yine bankta uyurken şarkı söyleyen bir adamın sesiyle uyandım çok sarhoştu, uyumaya devam edecektim fakat adamı son anda arabanın çarpmasından kurtardım... O gece bana borçlu olduğunu söyledi işte yalnız bir adammış beni evlatlık aldı ama olay burada bitmedi."
"Adama ne oldu?"
"Öldü."
"Nasıl"
"Benim yüzümden."
"Anlat artık."
"Başka bir gece ben uyurken yine çok içmiş, dut gibi sarhoş... bir anda nefesim kesildi soluk soluğa kalınca dışarda yattığım için cebimde sakladığım çakıyla kestim boğazını. Bir anda üzerime kanlar yağdı, adam üzerime düştü. O gece ne yapacağımı bilememiştim adamın cesedini yaktım her parçasını farklı bir yerde yok ettim, ardından tüm mal varlığı bana kaldı işte. Ne kadar tuhaf değil mi?" gülümsüyordu haliyle alay ediyordu, haklıydı da.
"Değil hatta o güzel yüzün bunu hak etmiş." dediğimde güldü hatta kahkaha attı "Öyle mi küçük hanım, peki bu kalan paraları nasıl işlettiğimi sormayacak mısın?"
"Gerçekten ya bu kumarhaneler, barlar sayesinde mi bitmedi bu paralar?
"Bu barları, kumarhaneleri açanda benim, tüm saçma apartmanları satıp en hızlı yoldan para kazanma yolunu buldum."
"En iyi kumarcı çöplükte yatar ama..."
"Ben kumarcı değilim, kumarhaneciyim..."
"Sadece bu kumarhane ve barlardan gelen paralarla mı geçiniyorsun? Haa birde bu seneki stajdan?"
"Hayır tabi ki ben bir trilyonerim. Çaldığım elmaslar, tablolar falanlar filanlar..."
"Peki madem bu kadar paran var neden beni yok saymadın?"
"Çünkü senin kadar zeki, senin kadar aptal, senin kadar cesaretli, senin kadar korkak ve senin kadar acımasız bir kadın daha yok." dediğinde gülümsedim belki siz anlamadınız ne dediğini ama ben adım gibi anladım. Zekiydim ama onun aşkından aptal gibi davranırdım, cesaretliydim ama onun yanında korkak gibi davranırdım ve en önemlisi acımasızdım onun yaptıklarını asla sorgulamazdım.
Beni seçmişti bu zenginliği benimle arttıracak ve en son ölürken tüm bu zenginliği yok edecekti. Kimseye kalmasına izin vermeyecekti.
"Yarın amorti bir tablo sergiye çıkacak ve tahmin et o iğrenç tablo ne olacak?" dediğinde gülümsedim ve ellerimi birbirine sürterek "Kurtlar kapıp kaçacak." dedim.
Yüzümü avuçları içine aldı "Zeki kızım benim." dedi ve dudaklarımı öperken ellerini göğüslerime indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFRENİ HASTASININ GÜNLÜĞÜ
ChickLitBiliyordum hiçbir şey gerçek değildi fakat bu bataklık beni içine çekiyordu. Ben artık bir katildim.