three: sex with clouds

3.6K 322 174
                                    

Bir hafta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir hafta.

Matematik dersinden kaldığımı öğreneli tam bir hafta oluyordu. Bu bir hafta boyunca kâh üzülmüş kâh üzülmüştüm. Kafamı inadım yüzünden duvarlara vurmuş lâkin pek bir sonuç elde edememiştim.

Tabii sevgili öğretmenim Bay Jeon, kutsal tekliflerinden birini sunmuştu. Ona bir gün boyunca iyi davranırsam sınav notumu yükseltecek ve beni bu dersten geçirecekti.

İmkansızdı.

Bu yüzden boynumu eğmiş, çaresiz bir şekilde kurtarma sınavı için Tanrı'dan yardım dileniyordum.

Yardımı dokunmuyor değildi. Eskiden 10 dakika bakıştığım soruyla şimdi 5 dakika bakışıyor ve soru çözmeden uyuyordum.

Üstün zekalı olsamda matematik benim işim değildi. Yapamıyordum hiçbir şekilde.

Dudaklarımın arasında ki kalemi test kitabının arasına sıkıştırdım ve oturduğum yerden kalkarak kitapla birlikte odanın dışına ilerledim. Başka çarem yoktu ve elimin altında ki adamı kullanmam gerekiyordu.

Kafamı kaldırıp "Yüce İsa," diye mırıldandım odasına girmeden hemen önce. "Bu odadan katil olmadan çıkar beni!"

Kapıyı tıklatmadan içeriye girdiğimde yatağında şekilden şekile giren, oldukça terli Jungkook'a alayla gülümsedim. Kapıyı kilitlemeyi öğrenmeliydi çünkü ben çalmayı bir türlü akıl edemiyordum.

"İşini hallettikten sonra çalışma odana gelirsen iyi olur." onu kirli düşünceleri ile odamızda bırakıp, çıktığım odaya geri döndüm.

Bunu ben evde değilken yapmasını ona binlerce kez söylesemde bir türlü anlamıyor, inatla yapmaya devam ediyordu.

Kolumun altına sıkıştırdığım test kitabını masaya bırakıp deri koltuğuna oturdum ve oldukça düzenli olan masayı süzdüm.

Bu zamana kadar çektiğimiz bütün resimlerde samimiyetle güldüğüm tek bir fotoğraf vardı ve o bunu itinayla her yere koyuyordu. Hayal edemeyeceğim bir şekilde seviyordu beni belki ancak genç bir kadının hayallerini çalarak onu kendine hapsetmek doğru değildi.

O tabir-i caizse beni kendine hapsetmişti.

Bilerek aklımı çelmiş ve hiç beklemediğim bir oyuna sürüklemişti beni. Parası vardı her şeyden önce. Babam ve annemin o kağıt para kokusunu alması yeterliydi bu evliliğe razı gelmeleri için.

Jungkook, akıllıydı. Şeytanla anlaşma yapsa şeytanı dahi yanıltırdı.

Odanın kapısı yavaşça açıldığında elinde ki havluyla ıslak saçlarını kurulayan adam alaycı gözleriyle çıplak bacaklarımı süzdü.

"Bana eşlik etmeni isterdim," dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi ve ıslak havluyu kapının kenarına fırlattı. "Sahte rahibe."

Ağzımdaki sakızı çiğnemeyi durdurup yuttuğumda yaptığı benzetme yüzümün buruşmasına sebep olmuştu. Rahibe olamayacak kadar kirli bir sex hayatım vardı.

"Bana ders anlat." kitabın en kolay olan sayfasını açıp kocaman harflerle yazılı 'acemi' yazısını gösterdim. "En düşük seviyeyi bile yapamıyorum."

Bakışlarını gözlerimden ayırmadan yanıma geldiğinde eğildi ve kolunu masaya yasladı.

Pür dikkat önünde ki soruyu inceliyorken önce kaşları çatıldı daha sonra dişlerini birbirine çarptı. "Temel işlemleri yapamıyor musun?"

Bir öğretmen edasıyla kalemi kavradığında acı gerçeği unutarak -ki o an gerçekten unutmuştum- hiç kurmamam gereken bir cümle kurdum. "Öğretmene benziyorsun."

"Hadi ya!" dedi A4 kağıdına kısa formülleri yazarken. "Neremi benzettin? Normalde insanlar sexy porno starına benzetiyor."

"Şunu anlat, sonra gidip uyuyacağım." sinirle saçlarımı geriye attığımda kalemi elinden bırakmış ve kafasını bana çevirmişti.

"Yarın markete gideceğiz," dedi sessizce. "Bu gereksiz förmüllere çalışmak yerine bana iyi davranmayı dene. Kolayca geçersin."

"Senin torpiline ihtiyacım yok, uzaylı." oturduğum sandalyeden kalkıp kapıya ilerlediğimde çıkmadan önce son kez ona döndüm. "Yarın Taehyung ve Minrae ile dışarı çıkabilir miyim?"

Cevap belliydi, hayır. Yine de bir aptal gibi şansımı denemekten vazgeçmiyordum.

"Aklından bile geçirme," sinirle bağırdı. "Bir kez daha dışarıya çıkmak istersen, kötü tarafımı göstermekten çekinmeyeceğim Park Chaeyoung."

jeon jungkook

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jeon jungkook

Chaeyoung için hazırladığım temel matematik formüllerini test kitabının arasına sıkıştırırken gözlerimle saati kontrol ettim.

Gece yarısını çoktan geçmişti. Sabahın köründe dersi olan bir öğretmen için oldukça geç olmuştu lâkin benim zerre uykum yoktu.

Üzerimden çıkardığım tişörtü -ki tişörtlerimin hepsi zamanla Chaeyoung'un elbisesi oluyordu- koltuktan alıp çalışma odasından çıktım ve yatak odasına ilerledim.

Birkaç saat önce bu yatakta kan ter içerisinde kendimi tatmin ederken, şimdi onun yanında masum bir uyku çekecektim.

Yüzünü örten siyah saçlarını geriye atıp benim için ayırdığı boşluğa uzandım. Bir şeyler mırıldanıp kolunu belime sardığın gülümsemiştim. Her ne kadar benden iğrensede en rahat yerin kollarımın arası olduğunu inkar edemezdi.

"Özür dilerim," dedim bir fısıltı şeklinde, sessizce. "sana böylesine takıntılı olduğum; hayatının iplerini elime aldığım için."

iyi günler ve bye

you and i ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin