thirty-two: u broke my heart just for fun

1.7K 184 215
                                    

not: bölüm ile alakasız olan, gereksiz, laf sokucu, boş, umrumda olmayan yorumlar yaparsanız bir saniye düşünmeden engellerim. Prim kastığımı düşünüyorsanız OKUMAYIN ve kitabı kütüphanenizden silin, boş yapmaya gerek yok.

Am I the story that's sad and true? -gone

"Gitmek istemiyorum," şekeri elinden alınan bir çocuk edasıyla olduğum yerde tepindiğimde sert bakışlara maruz kalmıştım. "Hava çok soğuk zaten."

"Ya Chaeyoung, gitmen iyi olacak güven bana." dedi omuzlarımdan tutup dışarı iterken. "Truva atı gibi düşün. Ona yakın  Eriteceğiz onu."

Bıkkınla derin bir nefes aldığımda biraz da karın üzerinde tepindim. Truva atı olmak istemiyordum, onu süründürmek de istemiyordum. Sadece kendime iyi bir düzen kurup öleceğim günü beklemek istiyordum.

Hâ birde Jungkook'dan boşanırsam daha iyi olabilirdi her şey.

"Gidiyorum." dedim soğuktan akan burnumu içime çekip. "Umarım bir araba kaldırıma çıkar ve beni ezer."

Ben demir kapıyı açıp kaldırıma çıkarken Lalisa bütün hayat enerjisini el sallayarak harcıyordu evin merdiveninde.

"Çok yüz verme," dedi arkamı dönüp minik adımlarla ilerlediğimde. "Astarını ister biliyorsun, duvarını yıkmasına izin verme."

'Tamam' dercesine elimi havada sallayıp montuma daha sıkı sarıldım ve köşeyi döndüm.

Buradan yaklaşık beş dakika uzaklıkta olan bir parkta karşılaşmıştık Jungkook ile. Hayatımın hatasını yapmıştım belki de gecenin o saatinde oraya giderek. Kim bilir bu sefer şansa çevirebilirdim yıllar önce yaptığım hatayı.

Kaldırımın başında beni bekleyen kozalak parçasına tekme attığımda beni hayal kırıklığına uğratarak tahminimden daha uzağa gitmiş ve oyunumu en başından sonlandırmıştı.

Minik bir market göz zevkimi bozmak istercesine tabelasında parlayan renkli ışıklarıyla görüş alanıma girdiğinde hızlı adımlarla içeriye adımladım.

"Hoşgeldiniz." yaşlı bir kadın oldukça neşeli çıkan sesi ile gülümsediğinde maskemin altından gözükmese bile gülümseyip kafamla selam verdim ve çikolata reyonuna ilerledim.

Jungkook'un gereksiz cümlelerinden önce enerji depolamak ve yumruklarımı güçlendirmek benim için büyük bir avantaj olurdu bu yüzden o çok sevdiğim çikolatadan alacaktım.

İstediğim çikolatayı aldım, parasını ödedim ve birkaç dakika önce yürüdüğüm kaldırıma geri döndüm.

Şimdi Şubat ayının bu acı soğuğunda bir aptalın sözlerine şahit olmak için yıllar önce tanıştığımız parka ilerliyordum.

Yaklaşık beş dakikalık yolu çikolatamı rahat yiyebilmek adına on dakikada bitirdiğimde büyük park kapısını geçtim ve köşedeki banka ilerledim.

Sırtını dönmüş, montuna sarılmış bir şekilde beni bekliyordu. Bende onu çok beklemiştim zamanında.

Ses çıkarmadan bankın etrafında dolaştım ve yanına oturdum. "Bu kadar erken geldiğin için teşekkür ederim."

you and i ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin