Kutuplardan gelen soğuk Seul'ü etkisi altına alırken balkonumda oturmuş bir şekilde hayatımın nasıl şekilleneceğini düşünüyordum.
Evliliğimizi düzeltmemizi öneren Jeon bu gece de eve gelmemişti. Birkaç kez aramış fakat birine dâhi cevap alamamıştım. Jeongguk değişiyordu ve ben bunun nedenini bilemiyordum.
Umutlarımın çatıdan atlayıp sert zemine çakılmasına öyle az kalmıştı ki çok yakında patlayacaktım.
"Uyumadın mı?" kulağımın arkasından gelen sese tepki vermek yerine gözlerimi kırpıştırdım. "Üşüyeceksin, içeri geç."
Oturduğum yerden kalktığımda saçı başı dağılan adama ters bir bakış attım.
Öyle bir ruh halindeydim ki aramızda geçen hiçbir muhabbete katılmak istemiyor, bu geceyi bir ölü edası ile geçirmeyi planlıyordum.
"Neden eve gelmediğimi sormayacak mısın?" alaylı bir gülümseme dudaklarımda yerini alırken merdivenleri çoktan çıkmış ve odanın kapısını aralamıştım.
Yeni bir yalan duymak isteyip istemeyeceğim konusunda kararsızdım açıkçası.
"Gideceğimiz evin anahtarını aldım," dedi ceketini üzerinden çıkarıp koltuğa bırakırken. "Ve sanada bir hediye aldım."
Beni bir hediye ile kandırabileceğini düşünüyordu. Haklıydı, kanardım.
Kafamı olabildiğince yavaş bir şekilde oma çevirdiğimde üstüme uzanmış ve kuruyan dudaklarıma bir öpücük bahşetmişti.
"Benimle konuşursan vereceğim." tehditkar ses tonu odanın içerisinde yankılandığında huzursuzca omuzlarımı silktim.
Ne yaparsa yapsın onunla konuşmayacaktım.
...
Düşe kalka geçtiğim bu yollar bedenime etki etmesede ruhumu olabildiğince yaşlandırmıştı.
Belki de amansız bir hastalığa yakalanmıştım da yavaş yavaş beni etkisi altına alıyor, öldürüyordu.
Bedenimde dolanan elleri duraksadığında dudaklarını göğsümden ayırıp gözlerimizi birleştirdi. "Chaeyoung, istemiyorsan yapmayalım."
Terli saçları alnına dökülürken gözlerimi çıplak göğsüne indirdim. Sırılsıklam ter içerisinde kalmıştı.
"İstediğimi söylemiştim." dedim omuzlarından itip sırtını yatakla buluştururken. Aklımı dağıtmamın tek yolu şimdilik onunla birlikte olmaktı.
Bir bacağımı üzerinden geçirip üzerine oturduğumda dudakları alayla kıvrılmıştı.
Üzerine eğilip alt dudağını dişlerimin arasına aldım ve acımasızca çekiştirdim. Ona eziyet etmek, canını ruhsal olmasada fiziksel olarak acıtmak istiyordum.
Minik ısırıklarla boynuna yöneldiğimde boşta kalan elleri dolgun kalçalarıma ulaşmıştı.
"Chaeyoung," inlemelerinin arasından adım bir fısıltı gibi çıktığında elini ısırdığım boynuna gezdirdi. "Ne yapıyorsun?"
Karnında oturur pozisyona geçtiğimde dudaklarım alayla kıvrılmıştı. "Acıdı mı Bay Jeon?"
Birkaç saniyelik anlamsız bakışlarının ardından belimden tutmuş ve küçük bir manevrayla ayağa kalkmayı başarmıştı.
Düşmemek adına bacaklarımı beline kollarımı ise omzuna sardığımda sertleşen erkekliği kasıklarıma sürtünmüş, bedenimde minik bir titremeye sebep olmuştu.
"Bedeninde etki yaratabilmek seni becerme isteğimi bin katına çıkarıyor." dudaklarıma minik bir öpücük bıraktığında odanın içerisinde ilerleyip banyonun önünde duraksadı.
"Aklın anca sikiş sokuş işlerinde çalışsın zaten." bir fısıltı gibi çıkan sözlerimi duymamış olmalı ki hiçbir tepki vermemişti.
Koyulaşan gözleri göğüslerimde dolanırken sonunda banyonun kapısını açmayı başarabilmişti.
Açmıştı açmasına lâkin gün yüzü dışında her yüzü gören ben, yine kendimi şanssızlığın derin kollarında bulmuştum.
Jungkook harika dengesini koruyamayarak kaymış ve sırtımın sert zeminle buluşmasını sağlamıştı.
"Aish, iyi misin?" belini tutarak üstümden kalktığında acıyla inledim. Biri belimi ortadan ikiye kırsa daha az acıyacaktı resmen.
"Aptal!" sinirle bağırmıştım dişlerimin arasından. "Senin neyine duşta sevişmek, aptal!"
♡
ayrıntılı yazmadım çünkü üşendim
ultra kısa bir bölüm olduğunu biliyorum ama pazartesi günü bölüm atamayacağım
o yüzden o günün boşluğunu kapatmak adına yazabildiğim kadar bölüm atıp finali bir an önce yapacağım
aklımda bangtanpink texting yazmak var ama konu bulamıyorum thanks god
neyse öptüm hepinizi iyi geceler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you and i ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ (düzenlenecek)
FanficRoseanne Park, ailesinin sorunları yüzünden okulunun en genç öğretmeni Jeon Jungkook ile evlenmişti. Acı; gökyüzünde bir yıldızdı ve her gece Roseanne ağlarken onun için parlıyordu.