eleven: she's only and one

2.5K 278 300
                                    

gif...eklemek...istiyorum...çok..seksi...giflerim...var..

Eskiyi anımsatan ne varsa bir bir hayatımdan çıkarıp atmıştım koca iki yıl içerisinde.

Ailemi, sevgilimi, arkadaşlarımı ve daha bir çoğunu.

Lâkin çiçekli bir elbisem vardı. Bir türlü atmaya kıyamadığım, her gördüğümde kalbimi derinden sızlatan bir elbiseydi.

Bundan tam üç yıl önce onunla buluşmaya giderken giymiştim. Belki çirkindi ancak barındırdığı anlam onu benim için en önemli eşya yapıyordu.

"Öyle bakışacağına giysene." Jungkook ıslak saçlarını kuruttuğu havluyu yatağa bıraktığında bir şey demeden elbiseyi askıya astım.

Henüz hazır değildim geçmişimle yüzleşmeye.

"Dışarı çıkacağım bugün," dedim bedenimi ona çevirirken. "Gece de arkadaşımda kalacağım."

Dudakları alayla kıvrılırken sinirlendiğini gerilen kol kaslarından anlayabilmiştim.

"İzin verdiğimi zannetmiyorum?" sorar gibi konuştuğunda dudaklarım büzülmüş, omuzlarım alaycı bir üzgünlükle düşmüştü.

"İzin alabileceğim bir konumda değilsin Jeon, üzgünüm." söylenerek odanın dışına ilerlediğimde parmakları bileğimi kavramış, beni sertçe kendine çekmişti.

"Bu nasıl bir tavır şimdi?" çatılan kaşları, boynunda beliren damarları sinirlendiğinin habercisiyken geri adım atmayı saniyelik de olsa düşünmemiştim.

"Kısasa kısas ilerleme kararı aldım kocacığım," bileğimi gevşeyen parmaklarının arasından çekip kurtardım. "Eskisinden daha sert olacağım."

Bıkkınlıkla bir nefes verdiğinde pes edeceğini anlamış ve zaferle sırıtmıştım.

Bu onsuz dışarıya ilk çıkışım olacaktı. Normal koşullarda yaşayan bir insan için bu oldukça basit olsada benim için bir dönemin başlangıcıydı.

Jeon Jungkook'un etrafıma ördüğü duvarları yıkacak ve özgürlüğüme kavuşacaktım.

"Kimde kalacaksın?" saçından düşen su damlaları tişörtünü ıslatırken eliyle saçlarını geriye itmiş ve parmağında kalan suyu yüzüme atmıştı.

"Minrae, çok sevdiğin öğrencin." gözlerini yüzümden çekip yanımdan uzaklaştığında yatağın kenarına oturdu.

"Kalamazsın," dedi itiraz istemiyormuşcasına. "Sensiz bir sabaha uyanmak istemiyorum, gece yarısı alırım seni."

Alaylı bir kahkaha dudaklarımdan firar ettiğinde karnıma giren sancıyla duraksamış ve öksürmüştüm. Tanrı bile gülmemi istemiyordu işte.

"Benimle dalga geçerken çarpılacaksın diye korkuyorum."

"Merak etmeyin Bay Jeon," dedim kapıya ilerlerken. "Gece evimin yolunu bulabilecek kadar zekam var, kendim gelirim."

Odadan çıkıp kapısını kapattığımda birisi sanki bu anı bekliyormuş gibi telefonumu titretmişti. Merdivenleri inip salona ilerlerken cebimden telefonumu çıkardım ve gelen mesajı açtım.

taehyung: bizden ne sakladığını öğrendim Chaeyoung

taehyung: ve daha kötüsü Jeon'un senin arkandan neler çevirdiğini

Kaşlarım anın şoku ile çatılırken hangi duruma şaşıracağım konusunda kararsız kalmış, çareyi minik bir küfür savurmakta bulmuştum.

you and i ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin