twenty-six: happy birthday, Chaeyoung!

1.7K 217 238
                                    

10 Şubat 23:11

Kim Taeyeon. Kim Taehyung'un kendisinden 6 yaş büyük olan ablası.

Birkaç saat öncesine kadar biri bana onun kim olduğunu söylese tam olarak böyle açıklardım onu. Ne eksik ne fazla tam olarak böyle.

Küçüklüğümüzden beri beni sevmemesi bir yana Taehyung ile olan arkadaşlığımızı da zerre desteklemez, küsmemiz için elinden gelen her şeyi yapardı.

Yine de ben onu severdim. Salaktım. Beni sevmesi için her şeyi yapardım ancak yaklaşık dört yıl önce Tanrı gözlerimin açılmasında büyük bir rol oynamıştı.

Bir gece babama içki verdiğini görmüştüm. En başında bunu umursamasamda her gece bunun devam ettiğini görmek beni gerçekle yüzleşmeye iten en büyük etken olmuştu.

Kim Taeyeon, babamın beni dövmesi için ona rüşvet olarak her gece kaliteli şaraplardan sözde 'hediye' ediyordu.

Dişlerimi hıncımı almak istercesine tırnak etlerime saplarken olabildiğince sakin olmaya çalışıyordum lâkin delirmeme ve kendimi dağıtmama oldukça az kalmıştı.

Su bardaktan taşmak üzereydi.

Karşımda endişe ile beni izleyen adamın dudakları aralandığında derin bir nefes aldım. "Chae-"

"Kes sesini!" sinirle bağırmıştım. Onunla aynı odada durmaya dâhi tahammül edemiyorken ismimi ağzına alması onun için intihar olurdu.

Halının üzerinde sessizce oturan minik kız annesinin arkasına saklanırken ellerimi birbirine kenetledim. İki aptal insandan ortaya çıktığı için ona acıyor olsamda ondan nefret edemezdim.

Hiçbir suçu yoktu. Eminim o da annesi ve babasından büyüdüğünde nefret ederdi. Tıpkı benim nefret ettiğim gibi.

"Eğlendiniz mi?" uzun zaman sonra dudaklarımın arasından alaylı bir cümle çıkmıştı.

Üzülmüş müydüm? Hayır. Kalbim sızlıyordu ancak buna üzüntü diyemezdim. Gururum bir hiç sayılıp ayaklar altına alınmış, güvenim olabildiğince çok sarsılmıştı.

En çokta geçmişime acıyordum.

Beni zorla kendine alıp evinde iki yıl boyunca hapis hayatı sürdürtmüştü. İlk haftalarda sürekli beni satın aldığını yüzüme vursada bu ilerleyen zamanlarda yerini tek taraflı saplantılı bir aşka bırakmıştı.

Ben boş yere çektiğim acılara üzülüyordum sadece. Birde en yakın arkadaşım dediğim insanın ablası ile aldatılmış olmak beni oldukça incitmişti.

"Neden bahsediyorsun?" altını gümüşe boyattığı siyah saçlarını geriye attığında Jungkook ona susması için el kol hareketleri yapmayı ihmal etmemiş, sinirimi olabildiğince iki katına çıkarmıştı.

"Ben bir köle gibi yaşıyorken," dedim oturduğum yerden kalkıp yanlarına ilerlerken. "Beni nasıl salak yerine koyduğunuzu düşünüp eğleniyor muydunuz?"

"Onunla asla eğlenmedim." ben onu aldatmamak için Jaehyun'la bile görüşmüyorken o beni aldatmış bir de çocuk peydahlamıştı.

Bütün bunlar çocuk için miydi peki? Ona bir çocuk veremeyeceğim gerçeğini bu kadar önemseyeceğini düşünmemiştim hiçbir zaman.

Bildiğim tek şey yıllardır çektiğim acıdan daha büyüğünü bugün hissetmemdi.

"Demek ki bazı şeyler için yeterli değilmişsin Park Chaeyoung." adını dâhi anmak istemediğim kadın alayla konuştuğunda sehpanın üzerinde duran sıcak -lâkin durmaktan soğuyan- çikolatayı bardağıyla birlikte beyaz elbisesinin üzerine fırlattım.

you and i ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ (düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin