Onun yaptığı gibi kafamı yasladım ben de koltuğa. "İlk tanıştığımız adamın elleri titriyordu ve yaşlı." dedim yavaşça. "Aynen öyle, cinayeti işlemek için güçsüz." dedi, beni onaylayarak. Dudaklarımı ıslattım, "Kadının bilekleri çok ince, hiç güçlü durmuyor... o da yapmış olamaz. Kardeşi yok, kendisinin de kocasının da. Ve kocası... gerçekten ev almak için çalışıp duruyor bence. Kadın ona yardım etmek için dükkanı satmayı bile düşünüyormuş. Bilmiyorum... kadın çok mutlu görünüyor ve bu mutluluğunun sebebi kocası diye düşünüyorum." dedim yavaşça. "O zaman onlar şüpheli değil." dedi ve dudaklarını birbirine bastırdı.
Derin bir nefes aldım ve sıradaki çiçekçi için arabayı çalıştırdım. Elit Çiçek'in önünden geçtik çünkü bulunduğu sokak tamamen araba doluydu. Kenarda bir sokağa park ettik ve biraz hızlı adımlarla dükkanın önüne geldik. Burası çok büyük olmasa da gayet müşterisi bol bir mekan gibi duruyordu. Güzel tabelası bile ismine uyuyordu. Burası işlek bir caddeydi, yoğunluk bu yüzdendi.
Yavaşça içeriye girdik, bizim gibi görünen bir çift daha vardı. Bir kız onlarla ilgileniyor, tatlı gülümsemesiyle onlara yardım ediyordu. Bizim geldiğimizi görünce ilgilendiği çifte bir bitki gösterip yanlarından ayrıldı ve kasada oturan gencin yanına gitti. Kız bir şeyler söyledi ve adamın bakışları bize geldiğinde hemen yerinden kalktı, yanımıza adımladı.
"Merhaba, nasıl yardım edebilirim?" dedi yavaşça. Hyunjin ev bitkisi baktığımızı söyledi. Biraz isteksiz bize birkaç bitki gösterdi. Kahve saçlarına ellerini geçiriyor, tarıyordu konuşmaya başlamadan önce. Etrafta gezerken ikimiz de adamın ilgisizliğinden yararlanıp etrafa bakınıyorduk. "Burada kiraz çiçeği var mı? Kokuları çok güzel." dedim abartılı bir ifadeyle. Genç yavaşça dudaklarını araladı. "Tabii, burada her şey var." dedi havalı olduğunu düşündüğü bir şekilde.
Kafamı salladım yavaşça gülümseyerek. Kız yanımıza geldi, "Tamam abi, kendini daha fazla rezil etme de git." dedi ve gönderdi adamı. Etrafa baktım hızla, çoktan diğer çift ile ilgilenmişti demek. Ben, kızın bu sözlerine minikçe gülüyordum. Kız bundan daha çok cesaret almış olacak, abisi gittiğinde yeniden konuşmaya başladı. "Samuel 18 yaşında ama benden küçük gibi davranıyor. Hatta kız kardeşim ondan daha olgun." dedi kendisi de gülerken. Bu sefer ikimizi birden eğlendirmişti.
Biraz daha etrafta dolandık, gerçekten her bitki ve çiçek vardı. "Sadece sen ve abin mi çalışıyorsunuz?" dedim kıza. "Hayır, bir tane daha abim var adı Sebastian, burası onun üzerine. Fazla uğramaz ama burayı o açtı." dedi gülümseyerek. "En çok onu seviyorum." dedi yavaşça. Gerçekten gözlerindeki ışıltıdan abisini çok sevdiği belliydi. "Senin adın ne peki?" dedi, güzel bir tonda Hyunjin. Kız hızlıca ona döndü, "Ben Sofia." dedi ve ekledi. "Biliyor musunuz? Hepimizin arasında 2 yaş var." dedi eğlenceli bir sesle. Yani 4 kardeşlerdi, Sofia'nın küçük bir kız kardeşi ve iki tane abisi vardı. "İspanyolsunuz demek?" dedi Hyunjin tatlıca. "Evet, ailem buraya yerleşmişler evlendiklerinde. Babamla annem öldükten sonra üçümüze de abim baktı. İspanya'da akrabalarımız olsa da burada güzel bir hayat kurduk kendimize." dedi tatlıca.
"Bu kadar bilgi yabancılar için fazla değil mi?" dedi, arkamızdan gelen kalın bir ses. Kız hemen ona döndü, "Ama abi, iyi insanlar gibi görünüyorlar." diye söylendi tatlıca. Arkamı döndüm yavaşça, sesin sahibini bulmak için. "Merhaba, hoş geldiniz." dedi güzelce. Kaslı kolları ve güzel bedeniyle adının Sebastian olduğunu düşündüğüm büyük abisiydi yüksek ihtimalle. Yavaş bakışlarıyla beni süzdü, "Güzel bir sevgiliniz varmış." dedi Hyunjin'e dönerek. Hyunjin gergin bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Evet, öyle." dedi yavaşça.
Sessizleşen ve gerilen ortamı düzeltmek için "Acaba minik kaktüslerden var mı? Çalışma masana çok güzel olur." dedim Hyunjin'e dönerek. Sakinleşen bakışları biraz yüzümde dolaştı. Sebastian, bize kaktüsleri gösterdi, özenle güzel olanlarını seçtim. 5 tane küçük kaktüsle birlikte dışarıya adımladık. Sebastian konuşkan bir adama benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Kelebek [hhj]
Fanfiction"Daha tanışamadık." dedi, gözlerini gözlerime dikerken. Elini uzattı bana ve dudaklarını araladı. "Ben Dedektif Hyunjin, Hwang Hyunjin." Dedektif #2 Hwanghyunjin #1