O duraklayınca, sakin çıkması için çok uğraş verdiğim kelimeleri sarf ettim "Lütfen, devam edin."
Benim komutumla başını sallamış devam etmişti. "Bir adamla tanıştığını ve sonraki hafta sevgilisi olduğunu söyledi. Ona ne kadar ısrar etsem de bana kim olduğunu söylemedi veya beni tanıştırmadı. Bir süre sonra biraz farklı davranmaya başladı. Bilirsiniz... tanıdığım Eun değildi sanki. Ben anlayamamıştım, ama fazla kafa yormadım." dedi düz bir sesle. Kafasını eğdi yine üzgünce. Sonra etrafına bakındı ama gözlerini bize değdirmedi.
Kaşlarım çatılmıştı, Hyunjin'e doğru eğildim. O da kafasını bana yaklaştırdı yavaşça. "Bir şeyler saklıyor veya yalan söylüyor... emin değilim." dedim fısıldayarak. Bakışlarını bana döndürdü, gözleri derindi. Kafasını salladı ve geri çekildi.
"Bu adamdan nasıl bahsederdi?" diye sordum. "Bahsetmezdi." dedi hemen.
Bir şeyler düşünmeye çalışıyordum, onu konuşturabilecek şeyler. Ona dönüp "Bir bardak su rica edebilir miyim?" dedim yavaşça. Ayaklandı ve odadan çıktı. Odadan çıkar çıkmaz Hyunjin bana döndü. "Bir şey söyleyeceksin?" dedi soru sorarcasına. Onunla konuşmak için kızı gönderdiğimi anlamıştı. Onun bunu demesini bekliyormuş gibi "Ona sevgilisi olup olmadığını sorun." dedim. Kaşları çatıldı, "Ama flört eder gibi." dedim gözlerimi kısarken.
Kafasını olumsuz anlamda salladı ve önüne döndü. "Ne, sizi beğenmişe benziyor ve sevgilisi olup olmadığını öğrenmeliyiz." dedim sessizce. Dudaklarındaki muzip gülümsemesi büyüdü. "Beğendi mi-" diye konuşmaya başlamışken Jae'nin gelmesiyle öksürerek sözünü kesti.
Uzattığı suyu alırken güzel sürülmüş ojelerini fark ettim ve verdiği suyu büyük bir kibarlıkla alırken teşekkür ettim. "Güzel renk." dedim ojelerini işaret ederken. "Ah, evet siz gelmeden hemen önce sürmeyi bitirdim." dedi gülümseyerek. Yavaşça kalktığı yere oturdu sonrasında. Ne yani oje mi sürüyordu?
Hyunjin, Jae'ye baktı yavaşça, koltuğun kenarına kolunu koyup yüzünü eline yasladı. "Acaba sevgiliniz var mı?" dedi güzel bir sesle. Gerçekten dışarıdan görünse onunla ilgileniyor gibi gözükebilirdi, buna gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Jae yavaşça gülerken "Ah, evet. Tatlı bir sevgilim var." dedi yutkunarak. Hemen sonrasında gözlerini kaçırdı ve elleriyle oynamaya başladı.
Bir anda kaşlarını çattı ve dudağının kenarını ısırdı bir noktaya odakşanmışken, ne olmuştu şimdi? "Acaba ismini ve onu nerede bulabileceğimizi söyleyebilir misiniz?" dedim minik defterimi çıkarırken. "Nam Geun." dedi ve ben ismi not alırken bir kağıt çıkartıp Hyunjin'e uzattı. "Bu da şirket kartı, üzerinde adres yazıyor." dedi. Hyunjin biraz kartı inceledikten sonra cebine koydu ve kafasıyla kapıyı işaret etti. Kafamı salladım hızla, artık gitmemiz gerekiyordu.
Ama sonra anında aklıma gelen şeyle Hyunjin tam kalkarken elimi dizine götürüp yavaşça geri oturmasını sağladım. Gözleri endişe doldu bir anda Jae'nin, nedenini anlayamamıştım. "Jae," dedim yavaşça. Hyunjin'in gözleri üzerimdeydi. Otopsi sonuçları gelmeden bunu söylemeli miydim? Tepkisini deli gibi merak ediyordum şimdi. Tamam, etik değildi... ama soracaktım.
"Eun'un hamile olduğunu biliyor muydunuz?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Jae yutkundu, gözlerini benden çekip Hyunjin'e çevirdi sanki onun bir şey demesini bekler gibi... ama yine ben konuştum. "Bilirsiniz, çok zor olmalı. Bebeği de öldü, yani aslında iki can alınmış oluyor." dedim üzgün sesimle.
"Ha-hamile miymiş?" dedi soru dolu bir şekilde. Bu tepkiyi ilk sorduğumda vermesi gerekmiyor muydu? Kafamı salladım ve hâlâ Hyunjin'in dizinde olan elimi fark edip hemen geri çektikten sonra ayağa kalktım. "Teşekkürler, Bayan Jae." dedim az öncekinin tam aksi bir yüz ifadesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Kelebek [hhj]
Fanfiction"Daha tanışamadık." dedi, gözlerini gözlerime dikerken. Elini uzattı bana ve dudaklarını araladı. "Ben Dedektif Hyunjin, Hwang Hyunjin." Dedektif #2 Hwanghyunjin #1