Kahverengi eski bavulumu hazırlamıştım güzelce, artık yola çıkma vakti gelmişti. Yeteneklerime ihtiyacı olan insanlar vardı, yürekleri bir nebze rahatlayabilsin diye.
Kendimden emin bir şekilde bavulu kapattım, üzerime koyu kahve paltomu geçirdim, havalar soğuyordu. Uzun aynada kendime baktım, beyaz gömleğim ve yine kahverengi tonlarında eteğimle gayet iyi görünüyordum. Pek yüksek olmayan topuklularımı giydim. Bavulum elimde dışarı adımladım.
Tren biletimdeki saate ve kendi kol saatime baktım, biraz erken gelmiştim, sonuçta geç kalmamdan daha iyiydi. Beklemeye başladım treni. Bavulumun üstüne oturmuş, insanları izliyordum şimdi.
Bir 1964 sonbaharı, meltem çok güzel, şaçlarımı uçuşturuyor ama üşütmüyordu bedenimi. Pantolon askılarıyla erkekler, at yarışı muhabbeti yapıyor, bazıları tam takım giyinmiş hatta, yaşlı bir adamın elinde gazete var, yanında da yaşlı bir nine. Kırmızı paltolu bir kadın dikkat çekici bir güzellikte ve güzel olduğunun farkında yüksek ihtimalle, yanında 5 yaşlarında bir erkek çocuğu var, az önceki büyük adamların giysileri gibi üzerindekiler, tek farkı küçücük olmaları.
Tren gelmişti yavaşlayarak, yolcular indi, yolcular bindi. Sevenler kavuştu, sevenler ayrıldı.
Artık trendeydim, uzun bir yolculuk beni bekliyordu, cam kenarındaki yerime oturdum. Yanımdaki koltuğa bir adam yerleşti, tatlı bir siması vardı. Siyah paltosu ve kareli kumaş pantolonu gayet hoştu. Kafamı ondan çekip dışarıyı izlemeye başladım. Yeterince ilgi çekici görünse de onu böyle izlemek pek uygun kaçmazdı. Dışarı baktığımda göz kapaklarım ağırlaştı, dün doğru düzgün bir uyku çekememin etkisi olmalıydı bu. Uyumak için kafamı cama yasladım ve yavaşça uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.
∴
Omzuma bir el yavaşça dokunuyordu. Boğuk sesler duyuyordum, sonra kalın sesi netleşti, "Hanımefendi?" Gözlerimi açtım büyük bir zorlukla, yanımdaki adam beni uyandırmaya çalışıyordu. Gözlerimi ovalarken yine onun kalın ve derin sesini duydum. "Birazdan gelmiş oluruz, hanımefendi. Haber versem iyi olur diye düşündüm." Bakışlarımı ona kaldırdım ve tatlıca gülümsemesini gördüm. "Teşekkür ederim." dedim ve ben de ona gülümsedim.
Bavulumu almak için kalkarken neredeyse düşecektim, uyuşmuştu her yerim. Adam kolumdan yakaladı beni ve düşmemi engelledi, minnetle ona bakarken endişeli sesini duydum. "Dikkat edin lütfen," gözlerini yukarı kaldırdı "Yukarıdaki bavul sizin mi?" dedi yine o derin sesiyle. Yavaşça kafamı salladım, uyku sersemiydim hâlâ. Adam bavuluma uzandı, dikkatlice aldı, kendi bavulunun yanına koyup oturdu. Ben de oturmuş artık tren yolculuğunun bitmesini bekliyordum öylece. Bavulum için teşekkür ettim. Genç adam güzelce rica etti.
"Ben Felix, bu arada." dedi bana dönüp elini uzatırken, gülümserken gözüken dişleri pek sevimliydi.
"Ben Eleanor, tanıştığımıza memnun oldum." Elini sıktım ve tatlıca gülümsedim ona.
Birazcık havadan sudan muhabbet ettik. Sonunda tren durmuş, gelmiştik şehre, beraber adımladık dışarıya.
Sanra bana döndü ve "Hoşça kalın, Bayan Eleanor." dedi tatlıca el sallayıp benden uzaklaşırken. Ben de ona el salladım, "Hoşça kalın." dedim yavaşça.
Bir süre öyle arkasından baktım, yalnızlık çöktü içime, ne yapmam gerekiyordu şimdi? Tabi ya... Kalacak yer! Otel bulmam gerekiyordu, sokaklarda dolaşmaya başladım. Şehir merkezine yakın bir yer olursa çok daha kolay olurdu her şey, en azından ulaşımım kolay olurdu. Sarı taksiler geçiyordu her yerde, arabalar bu kadar yaygınlaşmış mıydı?
Bir yer bulmuştum sonunda, günlük fiyatıda idare ederdi işte. Kiraladığım odayı bulduktan sonra içeri girdim ve kapıyı kitledim, pek yorgun hissediyordum sebepsizce. Günü sıcak bir duşla sonlandırmak için banyoya ilerledim, hep iyi gelirdi su bedenime.
Pijamalarımı giyip yatağa yattığımda, kendimi yarına hazırlamaya çalışıyordum. Trende uyuduğum için uyumakta zorlansam da sonunda bedenim teslim oldu tatlı bir uykuya.
Felix geldi! Daha doğrusu ben getirdim.
Hadi bakalım, başladık bir yazıya daha. Aklımda güzel bir kurgu var, aslında çoğu bölümü hazır gibi görünüyor. Bir şekilde bunu da tamamlayacağız. Bana önerilerinizi yazmayı unutmayın, sizleri seviyorum. Umarım beğenirsiniz ve hoşunuza gider, iyi okumalar.
instagram • loverophelia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Kelebek [hhj]
Fanfiction"Daha tanışamadık." dedi, gözlerini gözlerime dikerken. Elini uzattı bana ve dudaklarını araladı. "Ben Dedektif Hyunjin, Hwang Hyunjin." Dedektif #2 Hwanghyunjin #1