5 •Görelim•

1.1K 102 84
                                    

Sonunda gözlerimi ondan çekip Bangchan'a kaldırdım bakışlarımı. Sakince, "Teşekkür ederim." dedim. Kolunu omzumdan çekti ve eliyle karşıdakini gösterirken "O ne diyor?" dedi kaşlarını çatıp.

Aynı onun gibi kaşlarımı çattım. "Bana bir partnerim olacağını söylememiştin." dedim sesimin sakin çıkmasını özen göstererek. "Onunla tanışıyor musun?" dedi bu sefer Bangchan kaşlarını kaldırarak. Bu adamların beni dinlemekle ilgili bir sorunları vardı.

Yabancı, yanımıza geldi Bangchan'ın elindeki hiç içmediği kahveyi aldı ve büyük bir kaç yudum aldıktan sonra yavaşça "Aslında daha tanışmadık." dedi.

Bangchan'a dikti gözlerini bu sefer. "Sen ayarladın değil mi o daireyi?" dedi yavaşça.

Bangchan bakışlarını bana çevirdi. "Eve girerken falan mı karşılaştınız yani?" dedi. Bıkkınca bir nefes verdim. Niye kimse birbirini dinlemiyordu? "Evleriniz yakın olursa çalışmanız daha kolay olur diye düşündüm." dedi yavaşça.

Bakışlarım parmaklarının sarılmış olduğu kahve kartonuna takıldı. Kahveye uzanıp tek harekette elinden aldım. "Bunu size getirmedim." dedim sakin bir sinirle. Kaşları havalandı, hâlâ gözlerine dikkatle bakarken kahve bardağını büyük bir zevkle yanda duran çöpe attım, zaten yarısını bitirmişti bile. Kara delik falan mı vardı midesinde?

Bangchan yavaşça yanımızdan ayrılıp masasına ilerledi. "Birlikte çalışacaksınız." dedi otururken.

"İkiniz de tanıdığım en deli ve en zeki insanlarsınız." dedi ellerini birleştirerek. Ona anlamsızca bakarken dudaklarımı araladım.

"Bunlarla ne alakası var?" dedim soru dolu.

"Ne alakası var bunların?" dedi benimle aynı anda.

İkimizde bir çırpıda ve aynı anda konuşmuştuk. Gözlerimiz şaşkınlıkla birbirimize çevrildi.

Bangchan gülmeye başladı. "Bakın, gördünüz mü, hem de uyumlusunuz?" dedi kaşlarını kaldırarak, yine ona dönmüştüm. Tam ağzımı açmıştım ki eliyle beni susturdu. "İkinizin de birbirinizi dizginlemeye ihtiyacı var." dedi sakince.

Parmağını bana uzattı, "Seni yalnız başına hiçbir vakaya göndermem, sağın solun belli değil." dedi, gözlerini üzerimde gezdirirken.

Yanımdaki beden gülmeye başladı, şaşkınlıkla kafamı çevirdim ona yavaşça.

"Sen," dedi Bangchan, şimdi onu işaret ederken. "Sen, hiç gülme. Habire başına bir bela alıyorsun, kıçını kurtarmaktan bıktım artık." dedi eliyle kendi yakasını çekiştirirken.

Bu sefer ben eğlenerek minik bir kıkırdamanın çıkmasına izin verdim dudaklarımdan. Sonra Bagnchan'a dönüp "İnanır mısın, dün de ben onun kıçını kurtardım." dedim onu elimle işaret ederken. Şikayet eden küçük bir kız gibiydim, anlık gelen bir cesaretle söyleyivermiştim.

Bangchan'ın kahkası dolarken kulaklarıma, yabancıya çevirdim başımı. Çoktan bende olan bakışları ile karşılaşırken onun da gülümsediğini gördüm, dudaklarını oynatarak 'kıçım ha?' dedi sessizce, gülümseme yayılmıştı dudağıma bilmeden.

"Bu yüzden beraber çalışacaksınız, sizi ayrı gezerken görmeyeyim." dedi yeniden yüzünde oluşan ciddiyetle. Sonra kaşları çatıldı ve masadaki elleriyle oynamaya başladı. "Beraber çalışın işte, çözemeyeceğiniz vaka yok birlikte." dedi ve bakışlarını ikimizde gezdirdi.

Yine yanımdaki yabancıya döndüm. İlk o zaman dikkatle baktım ona. Saçları kulaklarının arkasında duruyordu, üzerinde siyah bir paltosu, omzunun kenarlarında duran gri bir atkısı vardı. Siyah, kumaş bir pantolon giyiyordu, beyaz gömleğinin kenarlarını düzgünce içine koymuştu ve yakasından bir kaç düğme açıktı. Gerçekten iyi görünüyordu, uzun boyluydu, tatlı bir burnu vardı.

Dudaklarını yalayıp "Görelim, ne kadar iyisin dedektif?" dedi ve yarım bir gülümseme sundu bana.

Ben de aynı şekilde gülümsedim ona, kafamı sallarken. "Görelim." dedim imayla. Aslında hayatımda hiç kimseye bir şey kanıtlamaya çalışmamıştım. Ama ona göstermek istiyordum neler yapabileceğimi. Beni bir oyuna davet etmişti yarım sırıtışıyla ve ben de kabul etmiştim.

Bangchan, "Bunu bir 'tamam amirim' olarak alıyorum, artık beraber çalışıyorsunuz." dedi kaşlarını kaldırıp soru sorarcasına. O da, ben de kafamızı salladık yavaşça. "Başarılar." dedi Bangchan, ben arkamı dönerken. Yürümeye başlamıştım ki "Birazcık konuşalım." dedi sakin sesi. Ona dönüp elimle kendimi gösterdim ve soru dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Evet, gel otur biraz." dedi ve önündeki koltuğu gösterdi.

"Ben gidiyorum, kendime kahve alacağım." dedi, özellikle 'kendime' kelimesinin üzerine bastırarak. Yavaşça elini sallayıp bana dik dik bakarken odadan çıktı. Gözlerimi devirdim ama gülümsemeden de edemedim.

Yavaşça oturdum kenardaki koltuğa. "Bak, Eleanor." dedi ciddi bir sesle. "En azından etrafta tek dolaşmamış olursun." diye devam etti sakince. "Nasıl yani?" dedim ona. "Senin güvende olmanı istiyorum." dedi şefkatle. Kafamı salladım, benim için endişeleniyordu ve haklıydı da. "Bu yüzden onunla çalış. Evet, biliyorum pek kibar biri gibi görünmüyor ama aslında öyle değildir o." dedi yavaşça, benim diyeceklerimi bekliyordu sanki. "Tamam, merak etme. Onunla beraber çalışacağım." dedim gülümseyerek. O da bana gülümsedi tatlıca. Sonra da yavaşça odadan dışarı adımladım.

Yabancıyı gördüm, duvarın kenarında kahvesini yudumlarken birileriyle konuşuyordu. Beni gördüğü an konuşmayı kesti ve ben ortak alana doğru adımlamaya başladığımda peşimden geldi.

Hemen arkamdan yürüyordu. İçeriye girdik, Felix bizi görünce endişeyle ayağa kalktı. Bu endişesini sonra ona sormak için aklımın bir köşesine not ettim. Arkamdaki adamın sesi yankılandı geniş odada. "Felix, hazır ayaktayken Bangchan'a kahve götürüver." dedi yavaşça.

Felix'in bakışları bana kaydı, ona ellerimi teslim olur gibi kaldırıp 'üzgünüm' diye dudaklarımı oynattım. Güldü ve kafasını sallayıp büyük odadan çıktı.

Kapıyı açıp odaya girdim, masama ilerledim ve önünde durdum. Biraz öylece pencereden dışarı baktım. Omzuma dokunan elle daldığım yerden ona getirdim bakışlarımı.

"Daha tanışamadık." dedi, gözlerini gözlerime dikerken. Elini uzattı bana ve dudaklarını araladı.

"Ben Dedektif Hyunjin, Hwang Hyunjin."

Dedektifler tanıştığına göre artık olaylara başlayacağız, ben çok heyecanlıyım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dedektifler tanıştığına göre artık olaylara başlayacağız, ben çok heyecanlıyım. Hazır mıyız vakaları çözmeye?

Ölü Kelebek [hhj]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin