5900 kelime vay be...
Seviliyorsunuz. iyi okumalar. kusurlar varsa affola.
.............Kandemir konağında o akşam görkemli bir sofra kuruldu herkesi etrafında toplayan. Mihriban hanım en az Havin kadar sevmişti Sare anayı ve Koca Yusuf'u. Onlardaki samimiyet, sükûnet bambaşka gözükmüştü gözüne. En son sözü Süleyman dede söyleyerek Helin'i Ömer'in yari etmiş az biraz burukluklada olsa yaban ele gelin olsun diye sözü kesmişti.
Ertesi günde hiç geciktirilmeden alışverişe çıkılıp kumaşlar, elbiseler, şallar ve en önemlisi takılar alınmıştı. Helin'in bağrındaki körüklü ateşin aynısı koskoca yüreğiyle Ömer'de de yanıyorduya eh o da apayrı bir güzellikti.
Asya hem kardeşini, hem kuzenlerini gördüğü ilk anda bile eski kaynayan kanına kavuşmuş çehresine nar çiçekleri ilişivermişti. Hele gece boyu Ayşe ile ettikleri o sohbetler yok mu tadı damağında öyle yer etmişti ki Fahrettin beyden işittiği zehirli sözlerin bile üzerine bir perde çekmişti. Elbet iki gece bırak koynuna, yatağına girmemiş olan karısına hasretlik çeken Süleyman'a olmuştu olan. Ama o da biliyordu Asya'nın boşalmaya, dertleşmeye belki dert dinlemeye olan açlığını. Konağa geldiğinden bu yana bir kez Arap konağında arkadaşları ve babası varken, ikincisinde Havin analarla çiftlikte yaktıkları mangalda, eh sonuncusu ve de üçüncü ise Helin'in istenme olaylarında bunca neşe gelmişti yanaklarına.
Asya iki gece boyu Ayşe ile beraber Sancak ile ilgili konuşurken yer yer göz yaşı dökmüşler ve en acı kısma annesizliğine duyduğu özlemi şu sözlerle anlatmıştı.
"Bilmediğim bir dünyada nefes almaya çalışıyormuş gibiyim, Ayşe. Ruhum bedenimi terketse kimse duymayacakmış gibi. Bazen öyle yalnızım ki, koskoca evren bir başka büyüyor gözümde. İşte o zaman diyorum ki ne halt etmeye geldin şu çivisi çıkmış azap dolu dünyaya. Ama işte isyankar olmaktan korkuyorum. Belki de isyan ediyorumdur ama bomboş bir boşlukta, hani sanki uzay boşluğunda kalakalmış bir cisim gibiyim." Elini bağrına yumruk yaparak koyduktan sonra devam etti. "Annesizlik, kimsesizlik gibi. Hani düşünce ellerini üfleyen, dizlerini öpen varken bile düşmek korkutur ya, ben şimdi değil düşmekten, tökezlemekten bile korkuyorum."
Ayşe iri gözlerine dolan göz yaşlarını saklamaya hacet duymadan, "Burak'ta sensizlikten şikayetçi, ama sana belli etmemek için çok uğraşıyor. En azından Burak için biraz toparlanman gerekli," dedi elini sıkarak.
Asya durgun bir tebessümle sulu göz kuzeninin yanaklarındaki yaşı sildi. "Sancak ağabeyimin nesi var?"
"Ne olduğunu bilmiyoruz ki. Biz İstanbul'a giderken gayet iyiydi. Bir döndük deli deli haller. Ta ilk zamanlarda kimseyle konuşmuyordu falan ya aynen öyleydi. Annem Burak'ı çağırdı gelsin havasını değiştirsin diye. Sizin arsayı alırken Burak, ağabeyimide getirmiş hava değişikliği iyi gelir diye. İki haftadır daha iyi çok şükür." Biraz Neşe'nin arkasından göz yaşı döküp biraz yaşayanların kederlerine parmak bastılar.
Asya'ya öyle iyi gelmiş, öyle ferahlatmıştı ki yeniden şarj olmuştu hemencecik tükeneceğini bilmeden.
Helin ve Ömer'in nişan yüzüklerini tatlı dili, güzel dualarıyla Koca Yusuf takıp Dila'nın tuttuğu tepsiye adet gereği para bırakmıştı. Eh son beşikti, en büyük torunundan bir yaş küçük olan evladıydı mürüvetini gözlerini kapamadan görmek sevindirmişti. Helin allar içinde, Ömer siyah takım elbisesinde çok yakışmıştı gönülleri birbirine. Biri hayata, sevinçlere, tecrübelere toyken, öbürü sevgiyi, hayatı, yaşamayı milim milim tecrübe etmiş ve öğretmeye aç bir kurt gibiydi.
Ve o kalabalık nişanın ardından geçen yedi koca gün evde başka başka telaşlara neden olmuştu. Bekir'in oğlunun düğününden sonra yeniden yapılacak baş ağalık seçimi bugün Kandemir konağında olacaktı. Süleyman ne kadar gönülsüz olsada günlerdir susmayan telefonlar, bitmeyen istekler onu buna itiyordu iyiden iyiye. Asya, Mihriban hanıma mutfakta çalışmasını istediği kişinin Emine ve onun güvendiği iki kişi olmasını söylediğinden beride hayli zaman devrilip gitmiş ve bu akşam için hazırlıklar başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMBUR [Tamamlandı]
General Fiction"Beni kiminle evlendireceksin Süleyman ağabey?" Nefesine aşk karıştı adamın, ruhuna ömür, ömrüne güzellik, yatağına nefsi uğramasada olurdu... Ölümüne İmza ismiyle yayınlanan ilk kitaptır. 20.08.2019 tarihinde yayınlanmaya başlamıştır.