13.Bölüm

28.5K 1.1K 296
                                    


Cemre121219666 'a ve. mrsheback 'e ithafen paylaşıyorum, yorumlarınızı esirgemediğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Sevgilerimle ❤❤❤

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Bana da güzel bir motivasyon olsun.

Odasına girdiğinden beri yatakğa oturup bir müddet karısını izledi. İnce perdenin ardından içeri sızan ay ışığı, mesafeleri kat edip evvela yatağa, sonrada yatağın içindeki karısına değiyordu:

"Beni koyup gitmeyeceğini bilsem, dakka durur muyum? Gerçekleri haykırırım yüzüne. Sen gidince kışın gelmeyeceğini bilsem, tuttar mıyım seni burda? Bencillik mi? Evet seni severken bencilim. Kimsesizlik mi? Evet sen yokken kimsesizim bu kalabalıkta." Ellerini Asya'nın saçlarına götürdü, dokunabildiği kadar dokunup, alıştığı papatya kokusunu içine çekti.

Yalanla yazılmış yazıları, gerçeklik silgileri silerdi.

Bir yolu vardı elbette, bir bebek, Asya'nın karnında büyüyecek olan bir bebek, onları birbirlerine un ve su gibi bağlayabilirdi.

Yatağın kendisine ait olan tarafına geçti, yataktağın ilk kez orta kısmında uyuyan kadının başını kolunun üzerine çekti. Hareketlenmelerinden ötürü buz gibi olmuş ayakları o an hissetti. Kendi sıcak ayaklarıyla karısının soğuk ayaklarını ısıtmaya başladı. Asya'nın tamamen kendisine dönmesiyle daha sıkı sarıp sarmaladı:

"Üşüdüm" diye uykuyla karışık mırıldandı.

"Birazdan ısınacaksın karım, az sabret" kendide karısına döndü. Büyük, damarlı ellerini ağır hareketlerle sırtına, kollarına, yüzüne sürtüyordu. Dudaklarını alnına bastırdı bir kaç defa, bedenlerinin yakınlığından hormonları çoktan harekete geçmişti bile.

Bir süre sonra kendi sıcak bedeni yanında yatan kadının bedeninide ısıtmıştı. Gözlerini yine bir bilinmezlik problemiyle sıkıntılı bir vaziyette kapadı.

Asya sabah ezanının sesini işitince gözlerini açtı önce, ve bulundukları hale göz gezdirdi. Yerinden kalkıp banyoda abdest alıdı ve namaz kıyafetlerini giyinip seccadenin başına geçti. Huzurlu günler, mutlu günler için açtı ellerini semaya: "Allah'ım, babama ve kardeşime yardım et" diye başlayan, en çokta melek olup gitmiş cennet bahçesi annesi için dua etti.

Bu kadar kısa süre bile dışarda kalmak üşümesine yetmişti sanki. Kıyafetleri çıkarıp, katladığı seccadenin yanına koyduğu gibi yatağa yattı. Süleyman'a çevirdi bakışlarını, uzamış sakalları, sert gözüken çehresi, hafifçe dağılmış uzun saçları elini uzatıp dokundu sert sakallarına: "İnatçı koca adam."

Ne yaşayacaklarını bilmeksizin kapatı gözlerini yeni bilinmezliklere.

Sabah uyanmak için kurduğu alarmın sesi doldurdu bütün odayı. Asya duyduğu ve her zaman dinlediği bu müzikle gözlerini huzurla açarken, Süleyman yüzünü buruşturup gözlerini açmadan: "Sabah sabah ne muhteşem bir müzik" diye söylendi.

Asya, onun rahatsızlığından memnun olduğundan, yerinden kalkmayıp sanki uyuyormuş gibi yapmaya devam etti: "Uyandığını biliyorum, kapat kurban olayım şu zımbırtıyı."

"Yatak sıcak ve çıkmayı düşünmüyorum. İki dakika sonra duracaktır zaten."

Süleyman, Asya'nın üzerine doğru bedeninin bir kısmını uzatıp, komidinin üzerinde duran telefona ulaştı. Kendi yerine geçerken: "Kapat gülüm" dedi.

"Süleyman"

"Efendim" yüzünü Asya'ya yaklaştırdı, gözlerini kapatıp yavaşça biraz daha eğildi, teheyyüçle* titreyen dudaklarını yok sayarak karısının dudaklarına örttü. Sanki öperken yok olup gidecekmiş gibi, ağır fakat tutkuyla öptü bir kaç kez.
(heyecanla*)

KAMBUR  [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin