19

1.6K 109 45
                                    

"Her şeyi çözdüm!"

Jimin Jungkook'un bulunduğu odaya hızla daldığında, Jungkook korkarak yerinde sıçramıştı.

"Tanrı aşkına aklım çıktı ne yapıyorsun Jimin?" dedi Jungkook elini kalbine götürürken. 

"Özür dilerim ama her şeyi çözdüm. Al şu mesajları oku ve videoyu izle."

Jimin tek adımda Jungkook'un yanına ulaşarak telefonu eline tutuşturmuştu. Gözlerini kocaman açarak karşısındaki çocuğa bakıyor, hiçbir tepkisini kaçırmamak adına gözlerini kırpmadan izliyordu. Jungkook yavaş yavaş okuduğu mesajlarla kalbi ağzında atarken, videoyu izlemesi başının dönmesine sebep oldu. Tüm bu süreç boyunca acı çekmişti ve bunun suçlusu sonunda açığa çıkmıştı. Bu kız ikisinin hayatından 2 hafta çalmıştı. Birbirlerinen ayrı geçen, bedenlerinin birbirine dokunamadığı koskoca 2 hafta.

"J-Jimin buda ne böyle?"

"Gördün işte. Ben suçsuzum. Tamam kabul ediyorum sana daha erkenden söylemeliydim ama doğum gününde keyfin kaçsın istemedim. Ben senden başkasına yakınlaşmam Jungkook."

Jimin yavaşça Jungkook'un yanına oturarak vücudunu ona çevirdi. Jungkook ise elindeki telefonun ekranından gözlerini çekemiyordu.

"Şimdi bizim 2 hafta ayrı kalmamızın sebebi bu kız mı? Üstelik neden yaptığını anlayamazken."

"Büyük ihtimalle ilişkimizi öğrendi ve kendince ayırmak istedi. Başarısız olduğunu söyleyemem." dedi Jimin gözlerini yere eğerken. Hüzün, içini kaplıyordu adeta. Kendi benliğine yer kalmamıştı.

"Sana inanmadığım için özür dilerim."

"Sevgimden şüphe duydun Jungkook. Şu hayatta emin olduğum tek şey sana olan sevgimken, yıllarca seni sevmişken ve aşkım olmadan ben bir hiçken senin bundan şüphe duyman beni yıktı."

Jungkook elindeki telefonu kenara bırakırken Jimin'in ellerini tuttu. 2 hafta sonra nasıl da iyi gelmişti ellerini kendi ellerinde hissetmek. Öyle özlemişti ki bu tenin sıcaklığını. Öyle yanıp kavruluyordu ki içi kavuşmak için.

"Özür dilerim. Biliyorum düşünmemeliydim. Özür dilerim şüphe ettiğim için. Ama bilmiyorum işte nevrim döndü o videodan sonra Jimin."

"Ben özür dilerim bunca zaman çözemediğim için. Hiçbir zaman güvenini boşa çıkaracak bir şey yapmayacağım. Ben sana hayatımı adadım Jungkook. Aşkı seninle tattım, sevmek ve sevilmek tam anlamıyla nedir seninle keşfettim. Bir an olsun, içimdeki sevgi azalmadı. Aksine her gün, istisnasız her gün sevgim arttı. İçim sana olan sevgimle dolu. O kadar çoksun ki içimde bana yer kalmadı. Sen benim her şeyimsin Jungkook, her şeyim. Hayatım, geleceğim, aşkım..."

Jimin'in sözleri yavaş yavaş ikisinin de gözlerini doldurmaya başlamıştı. Cehennem gibi geçen bu sürecin bitmiş olması her ne kadar büyük bir mutluluk kaynağı olsa da, ayrı kaldıkları dönemlerde çektikleri acıların şiddeti ortadaydı. Geceleri uyumuyor, yastıklarına göz yaşları döküyorlardı. Hiçbir zaman bu kadar süre ayrı kalmamış olmaları, hasretlerini körüklemişti onca zaman. Her gün, ne zaman kavuşacaklarını hayal ediyorlardı. Birbirlerine gerçek hayatta dokunamıyorlardı. Rüyalarında sarılıyorlardı, öpüyorlardı birbirlerini. Yüreklerindeki sızı onları hiçbir zaman terk etmezken her geçen gün acı katlanıyordu. 

Jungkook, Jimin'in sevgisinden şüphe etmiş, yüreğine bunun ağırlığını yerleştirmişti. Geç bulduğu aşkını kaybetme ihtimali her saniye ilmek ilmek işliyordu acısını. Saniyeler acıyla yarışıyordu adeta. İlk defa ayrı kalmış, ilk defa böylesine acı çekmişti. Bilmiyordu Jimin'siz bir hayat. Onun sevgisi olmadan insan ne yapar bilmiyordu. Tüm ruhu onunla kaplanmışken onun yokluğı benliğini parçalıyordu. Jimin bunca zaman düşünmüş, işin içinden çıkmaya çalışmıştı. Beyni her şeyi kenara atmış, düşüncelerin içeride savaş çıkarmasına izin vermişti. Koca bir kayanın altında kalmış, hiçbir yerini oynatamıyor gibiydi. Hayatını adadığı çocuğun ellerinden kayıp gitmesinden her an korkmuş, her an acısını tazece hissetmişti. Önemli de değildi artık. Eller birbirlerine kenetliyken, geriye kalan her şey önemsizdi artık.

apnapan | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin