26

1.1K 83 33
                                    

Tatilden döndükleri 2 gün son derece yoğun bir şekilde çalışmaya dönmüş, birbirlerine bulabildikleri tek vakit uyurken sarılmak olmuştu. Arkadaşlarına tatillerinin detaylarını anlatmış, çekildikleri fotoğrafları göstermişlerdi. Jungkook ise bu süreçte bulabildiği zamanlarda Tokyo'da çektiği görüntülerle güzel bir video hazırlamaya çalışmıştı. Jimin'e doğum günü sürprizi yapmak istiyordu ve bu videonun onu ne kadar mutlu edeceğinin farkındaydı. Birkaç Youtube kanalından fikir almış, danışarak ortaya farklı şeyler çıkarmaya çalışmışlardı. Şimdi ise Jimin'in doğum gününü her zamanki gibi gece hep beraber kutlamış, sabahına 'daha bitmedi' notu ile videoyu Twitter'dan paylaşmıştı. Kolundaki saatine baktı yavaşça. Maksimum 10 dakika sonra Jimin'in yanına geleceğini bildiği için salona gitmeye, onu orada beklemeye karar verdi. Ortaya güzel bir iş çıkartmıştı ve sevgilisinin beğenmesini istiyordu. Birkaç dakika sonra odanın kapısı hızla açılırken dolu gözleriyle kapıda beliren Jimin'i gördü. Yanakları göz yaşlarının ıslaklığıyla ince bir yol oluşturmuş, hafifçe kızarmıştı.

"Jungkook bu ne? Tanrım beni ne kadar mutlu ettiğinin farkında mısın?"Jimin tek adımda sevgilisine sarılmak için adımlarken, Jungkook onu ayakta karşılayıp kolları arasına almıştı. Jimin'in mutluluktan dökülen yaşları tişörtünü ıslatırken, olabildiğince sıkı sarılıyordu biriciğine.

"Beğenmene çok sevindim sevgilim. İyi ki doğdun ve iyi ki benimlesin."

"Seni seviyorum Jungkook. Sana çok aşığım."Jimin hafifçe geri çekilirken Jungkook ıslak yanakları yavaşça sildi elleriyle. Kızarmış burna minik bir öpücük kondurup büyük bir gülümsemeyle baktı.

"Ben de sana aşığım Jimin, ben de sana."Jimin'in cevap vermesine fırsat vermeyen şey ise hızla odaya giren Namjoon olmuştu.

"Şirkete çağırıyorlar çok acilmiş. Hadi gidelim."

İkiliye soru sorma fırsatı kalmada Namjoon hızla geri çıkmıştı odadan. Bu kadar acil bir şekilde çağırılmış olmaları tedirgin etmişti onları. Akıllarında türlü senaryolar kurarak araçlarına binmişlerdi. Yolda Namjoon'a bilgisi olup olmadığı sorulmuş, bilgisi olmadığını öğrendiklerinde kafalarındaki senaryolara devam etmişlerdi. Genelde böyle şeyler için sadece Namjoon giderdi lâkin şimdi 7 genç türlü düşüncelerle şirkete ilerliyordu. O an umdukları tek şey ise sorun her ne ise kolayca çözülebilecek bir şey olmasıydı. Menajerlerin bulunduğu odaya girdiler tedirgin adımlarla. Karşılarında dikilen sinirli 2 menajer görmek diledikleri bir şey değildi."

Oturun."

Menajerin sert sesiyle onu onaylayarak sandalyelerine yerleştiler. Onları daha önce bu kadar sinirli görmediklerinden son derece emindiler. 

"Sorun nedir?" dedi Namjoon sonunda konuşmayı başlatarak.

"Sorun ne mi? Sorun tam da bunlar."

Menajer elindeki kağıtları masaya sararken, gözleri sere serpe yayılan fotoğraflara çevrilmişti. Jimin ve Jungkook'un bulunduğu onlarca fotoğraf masayı süslüyordu şimdi. Sahne arkasında sarılırkenki halleri, beraber gizli gittikleri bir yemekten görüntüler, ve dahası. Fotoğraflar öyle çoktu ki, Tokyo tatilinden görüntüleri görmemek elde değildi. Aldıkları çift yüzükleri, otel odasına girdikleri anlar. Masada saçılan her fotoğrafa ağızları açık bakıyorlardı şimdi. Akıllarına gelen senaryolar bunun yanında kesinlikle çok hafif kalmıştı. O an kaybolmak istedi ikisi de. Yerin yarılması ve içine girmek de dahil. Jungkook girdiği şoktan çıkarken yanındaki sevgilisine çevirdi bakışlarını. Gözpınarları akmak isteyen yaşlarla dolmuştu şimdi. Kaşları çatılmıştı olabildiğince. 

"Biz size kendinizi koruyun demedik mi? İlişkinizi yaşayın ama saklayın demedik mi?"

"Dediniz." diyerek sessizce cevapladı Jimin. Sesi içine kaçmış, yok olmuştu.

apnapan | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin