29

1.1K 82 25
                                    

Kariyerlerine devam ettikleri süreçlerde sayısız ödül törenlerine katılarak ödüllerine yenilerini ekleyip duruyorlardı. Global anlamda tüm Dünya'ya açılmış, herkesin saygısını ve sevgisini kazanmışlardı. Bu noktaya gelebileceklerini önceki zaman diliminde biri onlara söyleseydi, kesinlikle inanmazlardı. Lâkin şimdi hayal bile edemeyecekleri kadar yüksek bir mertebedeydiler. 

Ödül törenlerinden birine katılmış, sahnedeki grupları izliyorlardı. Sanatçı arkadaşlarının da ödüller alıyor olması onları mutlu ediyordu. Sektörde her ne kadar bir rekabet var olsa da, onlar her zaman için arkadaşlarına destek çıkarlardı.

Artık törenlere katılmak bir rutin haline gelse de, ilk günkü heyecanlarını unutmamışlardı. İçlerindeki o korku, heyecan ve stres karması her zaman için akıllarında yer ediniyordu. Daha genç yaşlarında girdikleri sektörde ödül törenlerine katılmak her zaman için heyecan verici olmuştu. Ne yapacaklarını bilemedikleri dönemlerden bu dönemlere gelmek adına feda ettikleri onca şey vardı. Ve hiçbir zaman nereden geldiklerini unutmadan devam ettiler yaşantılarına.

Sahnedeki, arkadaşları olan grup ödüllerini alırken neredeyse tüm salonun gözü Wonho'nun üzerindeydi. Son zamanlarda yaptığı spor tam anlamıyla işe yaramış ve vücut kaslarını üzerine giydiği dar kıyafetin de getirisiyle gözler önüne sermişti. Hoseok ve Jin Wonho'nun kasları için konuşurken Jimin de eliyle kaslarını göstererek büyüklüğünden bahsetmişti.

Evet tam anlamıyla Wonho'nun kasları sahneyi kaplıyordu.

Elbette ki her zaman Jimin'e bakan Jungkook onun bu hareketini görmüştü. Sevgilisi haksız değildi, Wonho ciddi anlamda kas yapmıştı ve iyi görünüyordu. Lâkin her ne olsa da Jimin'in bu hareketi sergilemesi kıskançlık hormonunun tavan yapmasına neden olmuştu. Anın getirisi olan stres sebebiyle bacağını sallarken sol eliyle oturduğu sandalyenin kolunu sıkıyordu. Sinirlenmişti inkâr edemezdi. Lâkin Jimin'e değildi o an siniri çünkü herkes Wonho'nun kaslarından bahsederken ona neden bahsediyorsun diyemezdi.

Eliyle oynadığı sandalye kolu, uyguladığı güce dayananarak sünger kısmından ayrıldığında Jungkook şaşkınlıkla elinde kalan parçaya baktı. O an için kendine kızdı ve hiçbir şey olmamış gibi o süngeri oraya geri yerleştirdi ve bu hiçbir şey olmamış tavrına döndükleri yol boyunca da devam etti.

Jimin şirkette gelmeden önce bıraktığı eşyalarını almak için arabadan erken inerken, Jungkook ne kadar ısrar etse de Jimin kendisinin dönebileceğini söyleyerek onu ikna etmişti. Hava, kararma işlemine başlamış, insanlar işlerinden çıkmıştı. Jimin de daha fazla oyalanmamak adına eşyalarını toplayarak şirketten çıkacağı sırada, arkasını döndüğü anda gördüğü bedenle anlık şaşkınlığa uğramıştı.

"Wonho. Ne yapıyorsun burada?"

Karşısındaki çocuk güzel bir gülümsemeyle kendisine bakarken elindeki mikrofonunu salladı.

"Burada unutmuşum ve yarın direkt olarak programa gideceğimiz için şimdiden almaya geldim. Sen ne yapıyordun?"

"Eşyalarımı burada bırakmıştım onları aldım." dedi Jimin de elindeki çantasını havaya kaldırırken.

"Vaktin varsa birer kahve içelim mi?" diyerek yüzündeki gülümsemeyi devam ettirdi Wonho.

Jimin bir anlık tereddüt etse de saatin geç olmaması sebebiyle bunun bir sorun olmayacağını düşündü. Wonho iyi biriydi ve Jimin onunla arkadaş olmaktan mutluydu. Çalışkandı, yardımseverdi ve nazikti.

"Olur tabii. Nereye gidelim?"

"Aşağıdaki sokaktaki kafenin bu saatlerde dolu olmadığını biliyorum. İstersen oraya gidelim."

apnapan | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin