16

1.8K 120 79
                                    

Aşık olduğunuzda ne yapardınız? Belki sevgilinizle ellerinizi kimsenin ayıramayacağı kadar sıkı kenetleyip caddelerde dolaşır, gördüğünüz mağazaların vitrinleri hakkında yorumlar yapar ve gönlünüzce alışveriş yapardınız. Belki aşık olduğunuz kişinin elini tutarak tüm insanlığa 'ben kalbimdeki adamı çok seviyorum' diyerek aşkınızı haykırırdınız. Veya sevdiğinizle romantik bir akşam yemeğinin ortasında çevrenizdeki insanları unutarak canınızın istediği gibi dans eder, birbirinize öpücüklerinizi bahşederdiniz. Ya da birlikte onlarca fotoğraf çekilip, onu nasıl sevdiğinizi anlatan yazılar paylaşırdınız sosyal medyada. 

Fakat eğer nefret insanların gözünü bu kadar kapatmasaydı, kalpleri bu kadar nefretle dolmasaydı, belki de Jungkook ve Jimin de böyle yapacaktı. Şikayetçi değillerdi hallerinden. İstedikleri her an bedenleri ve ruhları yan yanayken, gözleri her daim birleşirken nasıl şikayetçi olabilirlerdi hallerinden? 

Belki saklanmak zorunda olmasalar şu andan daha rahat hissederlerdi. Sahnede birbirlerine aşklarını itiraf edebilseler belki, gönüllerine ferahlık sinerdi. Lakin insanlar böyle nefret doluyken, kimsenin başkasının hayatına karışmaması gerektiğini bilmiyorlarken bunu yapmak mümkün değildi. Bu yola bunları bilerek çıkmış, engelleri beraber aşarak ilerlemeye karar vermişlerdi. Ama içlerinde 'ya bizi kabul etmezlerse' korkusu zihinlerini terk etmek istemiyor gibiydi. Eğer insanların kendilerini o şekilde de kabul edeceklerinden, sevgilerini esirgemeyeceklerinden, kimseden nefret görmeyeceklerinden emin olsalar aşklarını haykırmak için bir an olsun beklemezlerdi. Fakat iyi biliyorlardı ki bu durumdayken bu mümkün değildi. Umutları vardı. Bir gün diyorlardı, bir gün el ele insanlığın önüne çıkıp aşkımızı haykırdığımızda da bizi sevecekler. Sadece sabır. Bir gün her şeyin iyi olacağına olan inançlarını bir an olsun kaybetmezken, aşkları ilaç gibi geliyordu ruhlarına.

Park Jimin ve Jeon Jungkook, ruhları çoktan birbirine kenetlenmiş, aşktan ve sevgiden ibaret, umut dolu iki gençti.

"Bu kıyafetle nasıl tatlı olduğunun farkında mısın acaba Park Jimin?"

Fotoğraf çekimi için üstlerini giyindikten sonra Jungkook sevgilisini baştan aşağıya süzerek hafif bir ıslık çalmıştı. Üzerinde koyu kot mavisi tulumu ve sol göğsünde sarı amblemi olan kısa kollu beyaz tişörtüyle oldukça minik görünüyordu. Gerçi Jimin'in minik olmasını göstermek için bu kıyafetlere ihtiyaç olmasa da Jimin şuan karşısında minik bir bebekten farksızken onun o yumuşak yanaklarına öpücüklerini sıralamadan nasıl kendini durduracağını bilmiyordu. 

"Sen bir de kendine bak Jungkook, çok yakışıklı olmuşsun." Jimin sevgilisine hafif bir göz kırparken makyözler odaya girerek makyajları için gelmelerini rica ettiler.

Bugün çok satan bir dergi için fotoğraf çekimi yapacaklardı ve bu onların kariyer basamaklarını çıkmasına yardım eden etmenlerden biriydi. I Need You ile istedikleri birinciliği elde etmiş, popülerlikleri daha fazla yükselmişti. Yavaş yavaş başarının parlak adımlarını çıkıyor olmanın verdiği zevk hiçbir şeye değişecek gibi değildi. Sanatlarını daha fazla insana ulaştırmak, ulaştırdıkları insanların onlara sunduğu müzikte kendilerinden bir parça bulmaları tüm bu çabalarına değiyordu. Hayattan istedikleri buydu işte. Huzur, mutluluk ve hayranlarının desteği. Eğer şuan bu konumda bulunuyorlarsa bunun sebebi Army'lerinin desteğiydi ve bu onlar için sadece hayran ve idol ilişkisi değildi. Attıkları her adımda, ortaya koydukları her işte Army'lerini düşünerek hareket ediyor, tüm bu emeklerini onlara ithaf ediyorlardı. Bir şey başardıklarında 'başardık' değil, 'başardınız' diyorlardı. 

Bizim güzel Army'miz bunu siz başardınız, sizi seviyoruz.

Sandalyelerine oturup makyajlarının yapılmasını beklerken Jimin hemen iki metre yanında oturan Jungkook'a çevirdi bakışlarını. Makyajını yapan kız sevgilisine fazla yakın durarak fırsattan istifade ellerini Jungkook'un yüzünde hafifçe gezdiriyordu. Hayranlarından biri olduğunu tahmin etmek zor olmasa da bu sevgilisini kıskanmayacağı anlamına gelmiyordu elbette.

apnapan | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin