1.3

1.8K 133 187
                                    

UMURSAMAMAK



Günümüz

Seul


Yüce Tanrım! O, benim evimde. Gerçekten benim evimde. Sadece burada olmakla kalmıyor, bir de ortalıkta dolanarak etrafa bakınıyor.

Onun, daha önce Mark'sız sığınağım olan bu yerde olması, tenimin ısınarak karıncalanmasına neden oldu.

Burası Jungwoo'yla ondan bahsettiğimiz, günlüğüme her gece öfkeli, aşırı hisli şeyler yazdığım, sonunda onun yüzüne, ellerine, bedenine bürünen sayısız erkeği getirdiğim yer.

Şimdiyse kendisi burada. Ceketini çıkarıp koltuğun üstüne serdi. Dönüp bana hafif tedirgin bir gülümsemeyle baktı. Buraya ne kadar çok erkek getirirsem getireyim, kendisinin buraya gerçekten ait gibi duran tek kişi olduğunu gösterdi adeta.

Kahretsin!

Bu nasıl oldu? Buna nasıl izin verdim ben?

Bugünkü prova berbattı. Mark rolünü mükemmel canlandırıyordu. Bense basit replikleri söylemeyi bile beceremiyordum. Kyungsoo prova sonrası bizi bir şeyler içmeye davet ettiğinde, Spritzer'ının sadece yarısını bitirdikten sonra bizi yalnız bırakması gözümden kaçmamıştı. Zekice!

Birini kiralayıp havaya dumanla, "Mark'la meselenizi çözün ve oyunumu berbat etmeyi kesin," yazdırsa niyeti bundan daha açık olamazdı.

Mark'ı başkasıyla değiştirme teklifini reddetsem de tamamen açık olmakta güçlük çekiyordum hâlâ. O yüzden, o gidince Markla yalnız kalıp içerken daha çok çabalayacağıma yemin ettim.

Mark eve yürürken bana eşlik etmeyi teklif ettiğinde bunun yakınlaşmamıza faydası olabileceğini düşündüm.

Hatam onun beni eve çıkarmasına izin vermek oldu. Kapıyı açtığımda boynunu içeri uzatarak içeriyi görmeye çalışıp açık açık, "İçeri girebilir miyim?" diye sorunca hayır diyemedim.

O yüzden de şimdi bu haldeyiz. O salonumda geziniyor, ben de hayvanat bahçesindeki bir hayvanı izler gibi onu izliyorum.

Kitap koleksiyonumu inceleyip yıpranmış The Outsiders kitabıma dokununca gülümsedi.

"Uzun zamandır bunu okumadım," deyip yerinden çıkardı. Sonra sayfalarını karıştırdı. "Özlemişim."

"Her yıl okuduğunu sanıyordum."

Bana gülümseyip kitabı tekrar yerine koydu. "Evet... Şey... Kendi kitabımı birine verdim. Yenisini almaya fırsatım olmadı."

Bu kitabı bana verdiği gün, çok gurur duyuyordu. Mükemmel bir erkek arkadaş tarafından verilen, asla unutmayacağım bir doğum günü hediyesi.

Ne yazık ki onu bana veren çocuk gerçekte yoktu aslında.

Giriş kapısının açıldığını duydum. Jungwoo neşeli sesiyle koridordan seslendi.

"Hyuck? Burada mısın? Bu akşam seni dışarı çıkaracağım ve hayır cevabını kabul etmiyorum. Git, şu transparan tişörtü giy. Seni herkese göstermek istiyorum."

Yoga matını koyduğu için koridordaki dolabın kapağı kapandı ve Mark'ın yüzündeki ifade, "Bana birisiyle yaşadığını söylemedin. Özellikle de bir erkekle," der gibiydi.

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin