3.6

943 83 56
                                    

SADECE SEKS


Seks.

DNA'mızın her bir köşesine mühürlenen ilkel ve eski bir içgüdü. Hayatta kalmak için seks yapmak zorundayız.

Ama seks açgözlüdür. Bağımlılık yapar.

Bizi her türlü gerekçe ve mantığı gölgede bırakabilecek temel dürtülere indirgeyen, sonsuz ve iç sızlatan bir açlıktır.

İçgüdüseldir.

Basittir.

Aslında hiç öyle olmadığında bile.

Mark ve ben, yatakta birlikte uyanmanın ilk şoku geçtikten sonra konuştuk. Bunun bir hata olduğu, bunu bir daha yapamayacağımız ve yapmamamız gerektiği konusunda hemfikirdik.

Hem de hiç.

Sonra iki kez daha seviştik ve birbirimizin kollarında uyuduk.

Evet.

Hiç de basit değildi.

"Eee..."

"Evet. Ee..."

Evin giriş kapısına kadar gitmeyi başarmıştık. Birkaç başarısız girişimin ardından Mark kıyafetlerini giydi; ben de üstüme bir sabahlık geçirdim. Saçları darmadağınıktı. Benimkisi daha da beterdi.

Ona tekrar dokunma isteği, dolunayın altındaki bir gelgit gibi kabarıyordu. Bunun çok gülünç olduğunu pek fark edemedim.

"Gitsem iyi olur."

"Evet."

Yerinden kıpırdamadı. Ben de kıpırdamadım. Kıpırdamamız gerektiğini biliyorduk. Tekrar seks yapamazdık. Her yerim acıyordu. Tenimin açıkta kalan her yerinde ve kalmayan bazı yerlerinde tırnak izleri bırakmıştı.

"Peki."

"Evet."

On beş dakika önce hazzın katmanlarından birbirimize tutunurken resmen doğruluğun tanımıydık. Ama ya şimdi? Tuhaflık baş gösterdi... ve ayrılık.

Duvarlar, maskeler ve parçalarına ayrılmış duygu katmanları tekrar güvenli hallerine döndüler ve bizi ayağa dikip bir kez daha birbirimizden uzağa çektiler.

Bize bunun sadece seks olduğunu fısıldadılar.

Sadece seks.

Mark kapıyı açıp durakladı. "O zaman... aramız artık tuhaf mı olacak?"

"Daha tuhaf mı demek istiyorsun? Hayır."

Kafa salladı. "Olmayacak. Bence de. Yani sadece ayrılık seksiydi, değil mi? Bunu herkes yapıyor."

"Evet." Sadece seks. "Birçok insandan biraz daha uzun süre beklemiş olabiliriz ama tamamen normal."

"Artık bunu da yaptığımıza göre, o zaman... biz şey... hani... hayatımıza devam edebiliriz."

"Evet. Kesinlikle. Devam edebiliriz."

Mark nefes aldı ve sabahlığımın açıkta bıraktığı tene dik dik baktı.

"Pazartesi görüşürüz, değil mi?" Sonra bakışlarını yüzüme çıkardı.

Ona durmasını söylemek istedim. Baş gösteren özlem çok fazlaydı. Bu sadece seksti.

"Evet. O zaman görüşürüz."

Mark tereddüt etti ve bir anlığına beni öpeceğini sandım ama onun yerine bana sarıldı ve kafasını boynuma gömdü. Ne düşündüğünden emin değildim ama bana, tek bir paydada toplanmış bir teşekkürler ve özür dilerim gibi geldi.

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin