4.1

1.4K 90 60
                                    

çoook uzun bir bölümdü :')



ŞİMDİ VE O ZAMAN


Günümüz

Seul

Graumann Tiyatrosu

Sahne makyajımdan kalanları temizlemek için yüzüme ılık su çarptım. Hafif dokunuşlarla yüzümü kuruttuktan sonra aynadaki yabancıya baktım.

Upuzun kirpikler, pembeymiş gibi boyanmış yanaklar ya da kırmızısı dudaklar yok. Sadece ben. Esmer tenim, dünyanın ağırlığı altında ışıldayamayacak kadar bitkin düşmüş kahverengi gözlerim, parlayamayacak kadar spreyle kaplanmış kahverengi saçlarımla ben.

Dış görünüşüm bana fena gelmiyordu. Her şey orantılıydı.

Yine de bana bakan bu adama gelince, onca zaman boyunca bir aşamada sanırım onu ne kadar beğendiğimi unutmuştum.

Yeni terapistimin yardımı dokunuyordu. Dört seansta, çok ilerleme kaydetmiştik.

Birçok farklı konudan konuştuk: çocukluğum, aşırı eleştirel bir yapısı olan annem, duygusal anlamda mesafeli babam, insanları memnun etme arzum, annemle babamın boşanması ve tabii ki de Mark.

Her zaman Mark.

Bana nasıl tanıştığımızı, ilk öpüşmemizi, ona âşık olduğumu fark ettiğim ânı anlattırdı.

Beni ateşlediği bütün o yolları hatırlattı.

Kötü zamanlardan da bahsetmek zorunda olduğumuzu biliyordum. Aynı şeyleri tekrar yaşamak konusunda tereddütlüydüm sadece.

Kapı çaldı.

"Gel."

Gelenin o olduğunu anlamak için arkama dönmem bile gerekmedi.

Arkamda durdu. Bana dokunmasa da göğsünden sıcaklık geliyordu. Beni aynada incelerken ben de ona baktım.

"Bu akşam muhteşemdin."

Kafamı salladım. "Hayır, sen öyleydin. Ben sadece senin muhteşemliğinden etkilendim."

"Ben öyle hatırlamıyorum."

"Çünkü sen bana kendimi iyi hissettirecek bütün doğru şeyleri söylemeyi biliyorsun."

"Aa, öyle mi? Sana iyi mi hissettiriyorum?"

Yaklaştı ama bana sarılmadı. Sadece temas etti. Varla yok arasıydı. Benden çok daha uzundu. Kafam çenesine değiyordu.

"Bugünlerde tek istediğim sana iyi hissettirmek," derken sesi alçaktı. "Nasıl iyi hissettirmemi istersen."

Eminim bu dediğinin aşırı derecede tahrik edici olmasını planlamıyordu ama öyleydi. Benimle sevişmesinin bana inanılmaz iyi hissettireceğini düşünmeden edemiyordum ve Tanrı biliyor ya, gerginliğimi biraz atmak bana iyi gelebilirdi. Ama Dr. Jiwon'la konuşurken, bunun yanlış yöne doğru atılan çok büyük bir adım olacağını fark ettim. En azından şimdilik.

Mark da bunu biliyor, sahne dışındaki ilişkimizi mümkün olduğunca arkadaşça tutmaya çok özen gösteriyordu. Bu resmen işkenceydi. Bunun iyi bir fikir olduğunu anlamak durumu daha da kolaylaştırmıyordu maalesef.

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin