3.2

1.3K 98 83
                                    


yine üç bölümle geldim jdhgjkhjkfghfjg. Diğer iki bölümü okumayı unutmayıııın



İÇİ DİŞİ BİR


Günümüz

Seul

Lee Donghyuck'un Evi


Kafam göğsündeydi, kolum da beline dolanmıştı. Gömleğine sıkıca tutundum. Sanki beni burada tutabilecekmiş gibi, aramızda geçen her şeyin zihnimin bir köşesinde beyaz bir gürültü gibi sabit kaldığı, unutulmadığı ama daha sönük bir hal aldığı bu yerde...

Koridordaki karşılaşmamızın ardından beni buraya getirdi. Yatırdı ve iyi olacağımızın garantisini verdi.

Şimdi kollarını bana dolamış, kolumu okşuyordu.

Onun, kendisiyle ilgili Öfke dolu hayaller kurduğum yer olan yatağımda olduğuna hâlâ inanamıyordum. İkimiz de tamamen giyinik ve sessizdik.

Elimi tutup göğsüne koydu. Sonra kalp atışma ve telaffuz edilmeyen sözlerin üstüne bastırdı. Onun kendisine güvenmemi istediğini hissedebiliyordum.

Güvenmek istiyordum ama sanki kalbim onun için fazla küçüktü artık. Gittiğinde bir balon gibi havası inmiş, boş ve sönük bir haldeydi. O hali zamanla kemikleşti. Şimdiyse kendisine tekrar yer açmamı istiyordu ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.

"Mark?"

"Efendim?"

"Değişebileceğini ne zaman anladın?" Birkaç saniye elimi okşadı ama cevap vermedi. "Yani benimleyken de değişmeyi denedin, değil mi? Ve daha açık olmayı?"

"Evet. Tanrım. Çok denedim ve inanılmaz başarısız oldum."

"Peki beni iki kez terk eden adamdan şu anki haline nasıl dönüştün?"

Bana baktı. "Üç yıldır terapi gördüğümden bahsetmiştim, değil mi? Terapi derken de haftada sadece bir seanstan bahsetmiyorum. En kötü günlerimde haftada iki, hatta üç seanstı. Terapistimde peygamber sabrı var."

"Evet ama biz birlikteyken de terapi görebilirdin, değil mi?"

"Teknik olarak evet ama bunun düşüncesi bile ödümü patlatıyordu ve o zamanlar korkunun hâkimiyeti altında yaşadığımı ikimiz de biliyoruz."

"O zaman, artık korkmadığına ne zaman karar verdin?"

Derin bir nefes alıp verdi. "Sana bu olayı anlatmak zorunda kalmamayı umuyordum ama sanırım bilmeyi hak ediyorsun."

"Hangi olayı?" Duyacaklarımdan hoşlanmayacağımdan emin olduğum için tüylerim diken diken oldu.

Elimi tutup gömleğinin altına götürdü. Göğüs kafesinin sol tarafında, parmaklarıma bir yara izi değdi. Sevişme sahnelerimizi prova ederken o izi fark etmiştim ama öpücükleri daha fazlasını öğrenmeme engel olacak kadar dikkatimi dağıtmıştı hep.

Gömleğini kaldırıp daha iyi bakmak için eğildim. "Bu ne?"

Elimi sert yara izinde gezdirirken kolumu okşadı. "Beni boğan kanı boşaltmak için akciğerime tüpün takıldığı yer."

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin