4.0

1.2K 88 27
                                    

DUYGUSAL EVRİM


Dört Yıl Önce

Jeju, Güney Kore

Bir bağımlılık edinmenin özelliği şudur: Öyle sinsice gelişir ki çok geç olana kadar başınızın ne kadar dertte olduğunu anlamazsınız. Siz nerede bittiğinizi ve onun nerede başladığını bilmeyene kadar, zihniniz ve bedeninizin her bir köşesinden sinsi sinsi geçer ve kancaları ile iplerini her yere nazikçe iliştirir. Dolaşık bu ağı çözmek de neredeyse imkânsızdır.

The Grove'daki ikinci yılımızın sonunda Mark'la cinsel deneyimlerimiz sıklaşmıştı ama kendi kendime bunun kontrolüm altında olduğunu söylüyordum. Çok samimi olan bölgelere girdiğimizde, birkaç gün ödleklik edip geri çekilerek kendi kendime onun bir gereklilik değil lüks olduğunu hatırlatıyordum.

Ancak yazın eve gidince başımın dertte olabileceğini fark ettim.

İlk birkaç gün iyiydim. Evde kalıp uyudum. Annemle ve babamla vakit geçirdim. Müzik dinleyip gün ışığı için dua ettim.

İlk haftanın sonunda, yerimde duramıyordum, huzursuzdum ve cinsel arzuyla dolup taşıyordum. Onu çok fazla düşünüyordum. Yüzünü, kokusunu... Kokusundan sadece bir parçacık olsun alabilmek için neler vermezdim.

İkinci haftanın ortasında, kısmen dikkatimi dağıtarak onu düşünmeme engel olsun diye, kısmen de annemle babamın tartıştıklarım dinlemek zorunda kalmamak için evden çıkabileyim diye yerel bir restoranda işe girdim.

Üçüncü haftanın sonunda, resmen yoksunluk sendromuna girmiştim. Sinirli, anlayışsız biri olmuştum. Bir doz ülkenin diğer ucundaki birine ihtiyacım vardı ve o olmayan her şeye ve herkese sinirliydim.

Sanırım o da beni özlüyordu çünkü dördüncü haftanın başında işten eve dönerken bir mesaj aldım.


<Selam. Giselle beni zorla Wicked'ı izlemeye getirdi. Keyif aldığımı söylemekten utanıyorum. Bir dakika, erkekliğimden kurtulup hemen geri geleyim. Umarım senin yazın daha az sıkıcıdır.>


Ve işte öylece, anında sarhoş olmuştum. Hem de utanç verici bir şekilde. Kendi kendime dans edip üst kata giden merdivenleri hızla çıktım.

Annem ve babam tartışmaya, bana hoş geldin demeye yetecek kadar ara verdiler. Doğruca odama çıktım.


Giselle seni sürükledi, öyle mi? Yalan söyleme. Her zaman senin gizli bir müzikal hayranı olduğundan şüphelenmiştim zaten.


Bir dakika sonra cevap geldi.


<Evet, en karanlık sırrımı ortaya çıkardın. Yalnız kaldığımda Funny GirI müzik cd'sini takıp en iyi Babs taklidimi yapıyorum. Sonsuza kadar utanç içinde olacağım.>


Kendime hâkim olamadan kahkaha attım. Lanet olsun! Bu hiç iyi değildi.

Onunla seks yapmayı özlüyordum. Hepsi bu kadardı. Koridordan geçerken elini elime sürtüşünü değil. Başka kimsenin izlemediğini bildiğinde bana şefkatle bakışını değil. Öpmek için beni sürekli merdiven altlarına, banyolara ya da kostüm deposunun karanlık köşelerine çekişini değil.

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin