2.8

880 93 23
                                    

DAHA GÜÇLÜ



Günümüz

Seul

Lee Donghyuck'un Evi


Konuşmaktan mı yoruldu, yoksa söyleyecek sözü mü kalmadı bilmiyordum. Çok fazla konuştu. Korkudan ve onun nasıl alt edileceğinden, geçmişteki hatalardan ders almaktan, ikimizin de birlikteyken ayrıyken olduğumuzdan çok daha iyi insanlar olduğumuzdan bahsetti.

Yıllar önce söylemesine ihtiyaç duyduğum her şeyi söyledi.

Ben de hepsini dinledim ama karşılığında pek bir şey demedim.

Şu ana kadar bana kızmasını bekliyordum ama kızgın değildi. Sıcak ve nazik bir şekilde içimi rahatlatıyor, daha önce hiç görmediğim kadar destek oluyordu bana.

"Ben burada garanti falan aramıyorum Hyuck. Sadece bir şans, denemek için bir fırsat istiyorum."

Geçmişte ne olduğunu unutup onu yeniden sevmek mi?

Çok güzel olurdu.

Ama denemek her zaman yetmiyordu.

Boğazımı temizleyip kendimde konuşma gücünü buldum. "Ben denemeyi kabul etsem bile, aynen geçmişte senin davrandığın gibi davranıp bizi mahvetmeyeceğimi sana düşündüren ne?"

Mark'ın yüzünde bugün ilk defa bir sinir belirtisi gördüm. "Çünkü sen benden daha iyisin. Her zaman öyle oldun. Bin kat daha akıllı ve güçlü."

Eğer bu kadar endişeli olmasaydım gülerdim. "Mark, benim olmadığım bir şey varsa o da güçlü olmak. Eğer öyle olsaydım, şimdiye kadar seni unutur ve hayatıma devam ederdim. Burada durmuş, sana bir şans daha vermeyi ciddi ciddi gözden geçiriyor olmazdım."

"Saçmalık. Sen güçlüsün çünkü buradasın ve kaçmak yerine korkularınla yüzleşiyorsun. Geçmişte ben de senin kadar güçlü olsaydım bu hikâyenin yıllar önce mutlu bir sonu olurdu."

Derin bir nefes alıp yavaşça verdim. Geçmişi geçmişte bırakmayı ne kadar çok istesem de bu konuştuklarımız içimi burkacak kadar detaylı bir şekilde hepsini aklıma getirdi. Göğsüm canım yanacak kadar sıkıştı. Genelde panik atağın belirtilerini anlardım. Daha önce birkaç kez panik atak geçirmiştim. Hepsi M.S.'ydi. Yani Mark'tan Sonra. Genelde Jungwoo konuşarak beni yatıştırırdı.

Bugünkü atağın nedeninin savaş ya da kaç diyen içgüdülerimin devreye girmesi olduğunu biliyordum.

Mark ne olduğunu fark edince kolumu okşadı. Tabii ki de belirtileri tanıyordu.

Zaten bizi mahveden de onun endişe nöbetleriydi.

All The Things He Said ||  MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin