17. Bölüm

104 16 16
                                    

Yol boyunca Melek ile tek kelime etmeden ilerledik. Melek bazen durup etrafta bir ses duyunca etrafına bakıyor sonra bir şey yokmuş gibi yoluna devam ediyordu. Belli ki çok korkmuştu. Uzun sessiz bir yürüyüşün arkasından nihayet kapının önüne geldiğimizde hızla kapının zilini çalıp kapının açılmasını bekledim. Bu saatte henüz Gökçe ve Melek uyumazlardı.

Bir süre kapının önünde bekledikten sonra kapının açılması ile Emre' nin şaşkın bakışları ile karşılaştık.

"Ali ve Melek."

"Önce bir içeri geçelim mi?"

"Tabii gelin."

Emre kenara çekilip geçmemizi bekledikten sonra kapıyı arkasından kapatıp hızla yanımıza doğru geldi. Melek ile birlikte yavaşça şöminenin başında ki koltuğa oturduk.

O sırada üst kattan inen Gökçe önce bana sonra Meleğe bakıp hızla yanımıza geldi. Melek onu görünce hemen kalkıp ona sarıldı.

"Melek canım ne oldu?"

"Ben anlatırım Gökçe. Melek bugün çok korktu ona bir yatak ayarlayabilir misin? Bugün burada kalsa daha iyi olacak."

"Tabii ki. Siz bekleyin burada ben hemen hazırlarım şimdi."

Gökçe gelene dek bir süre Emre ile birbirimizle bakıştıktan sonra nihayet Gökçe'nin basamaklardan görünmesiyle Meleğe yaklaşıp kalkması için hafifçe koluna dokundu.

"Melekciğim hadi gel seni odaya götüreyim."

"Tamam Gökçe abla."

Az sonra Gökçe yeniden yanımıza döndüğünde oturup en başından her şeyi bir bir onlara anlattım.

"Peki polise haber verdiniz mi?"

"Şey henüz veremedim. Meleği öyle görünce buraya getirmek istedim."

"Tamam sabah erkenden haber ederiz artık. Şimdi Melek konuşacak gibi görünmüyor."

O adamlara onkadar kızgındım ki yeniden görsem onlara bunun bedelini en ağır şekilde ödetmek istiyordum. Eğer tesadüfen telefonumu orada unutup geri dönmeseydim kim bilir neler olurdu.

Biraz olsun kafamda ki düşünceleri atmak için kendimi dışarı attığımda saat neredeyse üç olmak üzereydi. Gece boyunca uyuyamamıştım.

Dışarı adımımı attığımda bir an da tüylerimi diken diken soğuk hava ile karşılaştığımda olmayan uykumun son kırıntıları da üzerimden yok olup gitmişti. Olduğum yerde zıplayarak bur süre boyunca etrafı izlemeye devam ettim. Artık daha fazla durmayacağımı anladığımda ise geriye dönüp içeriye girdim. Girdiğimde ise birinin şömineyi yaktığını gördüğümde kimin yaktığına bakmadan hızla kendimi şöminenin başına attım. Ellerimi hızla yanan ateşe uzatıp ısındığımda içimi bir huzur kaplamıştı.

"Sende mi uyumadın?"

Gelen sesle irkilip baktığımda Meleğin yüzüyle karşılaştım. Elinde bir fincan ile tam ileri de karşı da duruyordu.

"Evet, bugün pek uykum yok."

"Al o zaman bunu sen iç." Dedi elinde ki bardağı bana uzatarak. " Ben kendime yenisini alırım."

"Teşekkür ederim."

Elinde ki bardağı aldığımda geriye dönüp mutfağa doğru ilerledim. Bir süre hiçbir şey yapmadan onun geri dönüşünü bekledim. Az sonra geldiğinde biraz ileride ki koltuğa oturduğunda yüzüme dönmeden sominde ki ateşe bakarak konuştu.

"Bugün yaptıkların için teşekkür ederim. Kim bilir orada olmasaydın neler olurdu."

"Önemli değil sen şimdi iyisin ya. Gerisini düşünme."

Kış Meleği ( Tamamlandı. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin