9. Bölüm

158 19 7
                                    

İsviçre'den gelmemin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Boşa geçen koca bir hafta. Bu bir hafta boyunca ne dışarı çıktım, ne bir tanıdıkla konuştum ne de bir şey yaptım. Sadece öyle boş boş odam da ya da salonda televizyon karşısına geçip saatlerce oturdum. Kendimi geldiğimden beri çok yorgun hissediyordum. Sanki bu kollar ve bacaklar işlevini yitirmiş gibiydiler. İlk birkaç gün bunu yol yorgunluğuna veriyordum. Ama sonra anladım ki bu içinde bulunduğum boşluktan kaynaklanıyordu.

Bir şeyi itiraf etmeliyim ki her ne kadar buraya dönmeyi istemişte olsam aslında orayı özlüyor gibiydim.

****

Bir müddet boş boş odamın penceresinden bahçeyi izledikten sonra gelen telefon sesiyle uzandığım yataktan doğrulup telefonun ekranında yazan isimle hemen telefonu açtım arayan Burak' tı.

"Burak nerelerdesin? Ne zamandır konuşamadık."

"Ali sana bir haberim var. Birkaç gün sonra İstanbul'a geliyorum. Ve seninde gelmenu istiyorum."

"Nasıl? Artık dönüyor musun?"

"Sayılır. Ama bu kez farklı bir durum var. Sanırım senin bu kardeşin gönlünü birine kaptırdı."

"Hayırlı olsun kardeşim. Düğün ne zaman?"

"Bu yaza."

"Çok sevindim kardeşim. Birkaç güne orada olacağım."

Telefonu kapattıktan sonra yatağın kenarına bırakıp derin bir nefes aldım. Demek kardeşim evleniyordu. Zaman ne kadar hızlı akıyordu öyle. O günden bu yana tam bir yıl olmuştu. Koca bir yıl. Ve benimde hayatımdan koca bir yıl eksilmişti. Hâlâ o günlerde mi yaşıyordum peki, hayır aslında sanki o günlerin üzerinden bir rüzgar geçmiş ve bütün külleri savurmaya başlamış gibiydi. Artık Gamze aklıma çok nadir geliyordu. Hatta Burak arayana dek aklımda bile yoktu. Sonra bir an Burak' ı kıskanıyor muyum diye düşünmedim değil ama hayır bu öyle bir şey değildi. Hatta onun adına çok mutlu olmuştum. En azından birimizin yüzü ve kalbi gülüyordu.

Oturduğum yerden yeniden doğrulup aşağıya salonda oturan annemin yanına indim. Annem televizyonun başına oturmuş akşam yemeği yapmak için eline sebzeler almış bir yandan sevdiği diziyi izliyir diğer yandan da elimde ki sebzeleri doğruyordu.

"Oğlum nasıl oldun bakalım?"

"İyiyim anneciğim. Sana bir şey söyleyeceğim. Ben birkaç gün içinde İstanbul' a döneceğim. Burak Türkiye'ye gelecekmiş."

"Öyle mi? Çok sevindim. Git tabi. Senin içinde değişiklik olur."

"Üstelik yanında nişanlısıyla geliyor."

"Burak evleniyor mu? Benim yerime de tebrik etmeyi unutma."

Annemin yanağına bir öpücük kondurup sarıldıktan sonra uzun zamandır evde oturuyor olmanın verdiği bıkkınlıkla portmanto dan montumu ve beremi alıp kendimi sokağa attım. Havanın nasıl olduğuna çokta aldırış etmeden neredeyse Ayvalık' ın bütün sokaklarını adeta kaçmak istercesine dolaştıktan sonra nihayet babamın dükkanının önünde durdum. Dükkan kapısından içeri adımımı attığımda babam gülen gözlerle bana bakıp, "His geldin oğlum. Demek sonunda dışarı çıkabildin." Dedi.

"Gel bakalım sana sıcak bir çay vereyim."

"Çok iyi olur babacığım ama sen zahmet etme ben alırım."

Köşedeki masa da duran bardaklardan bir tanesini elime alıp çay makinesinden bardağımı doldurdum. Sonra babamın önünde ki masanın karşısında duran sandalyeyi yaklaştırıp bir süre hiç konuşmadan oturdum. Sonra bir ara dükkana birkaç müşteri girip çıktı. Girenler içinde dikkatimi bir çift çekmişti. Cift hemen hemen benim yaşlarımdaydı. Ama benim dikkatimi çeken onların çift oluşu değil kızın O' na yani Meleğe benziyor oluşuydu. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama onlar çıkana dek kızın hareketlerini incelemeye başladığımda gözümde bir an için Melek canlanmıştı. Sonra elim istemsizce cebimde ki telefonuma gitti. Çıkarıp galeriden Meleğin o gün habersiz çektiğim resimlerine baktım. Elim bir an yanlışlıkla o gün Meleğin palyaço kostümü giydiği fotoğrafına dokunduğunda yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu. O anlar gözümde canlanınca o günleri özlediğimi fark etmiştim.

Kış Meleği ( Tamamlandı. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin