Meleği evine kadar bıraktıktan sonra hızlı adımlarla evin yolunu tutmuştum. Buz pateni pistinde saatlerce durmanın etkisiyle üşüdüğüm ancak fark etmiştim. Eve vardığımda bu kez Gökçe ve Emre şöminenin başında oturmuş sohbet ediyorlardı.
"Ooo Alicim gelsene."
"Emre sen ne zamandır bana Alicim diyorsun?"
"Melekle aranız nasıl? Bak Meleği sakın üzme ona göre. O benim küçük kardeşim gibidir."
" Benim de aynı şekilde. Ama Ali' nin onu üzecegini düşünmüyorum."
Söylediklerini boş verip yanlarına ilerlediğimde içimi ısıtan sonunun sıcaklığına yaklaşıp ellerimi uzattığımda konuşmaya başladım.
"Melek bugün bana her şeyi anlattı. Geçmişini neler yaşadığını."
"Demek anlattı sonunda. Şimdi daha iyi anlamışsındır neden seni reddettiğini."
"Evet Gökçe daha iyi anlıyorum. Düşündükçe de daha çok ona destek olmak istiyorum. Onun yüzü hep gülsün istiyorum."
"O kolay kolay kendini herkese açabilen birisi değil dir. Belli ki seni değerli görüyor. Ona iyi bak oluru çünkü o bunu hak ediyor."
"Şu an için bir şey söylemek erken ama belki o günlerde gelir. Neyse ben şimdi odama çıkıyorum geç oldu."
"İyi geceler."
Gökçe ve Emre' yi geri de bıraktıktan sonra adımlarımı hızlandırıp odama çıktığımda hızla yatağa uzanmıştım. Benim kanatsız Meleğim neler yaşamıştı öyle. Kendi ailemi düşündüğümde bir kez daha Allah'a şükretmistim. Anne ve babam hayattaydı. Sahip olduğum güzel bir ailem vardı. Ama Melek bunların çoğundan yoksun kalmıştı. Bir başına hayatla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Şimdi daha iyi anlıyorum. O gün adamlar kafeyi bastıklarında yalnız olmadığımı hissettirdin demişti. Demek bu yüzdendi.
Bende bundan böyle ona yalnız hissetmeyecegi bir liman olacaktım. Yanında olup derdini payalasacak ve onu yeniden hayata tutnduracaktım. Evet herkese tasasız olduğunu güçlü olduğunu göstermeye çalışıyordu ama içinde, derinlerde bir yerlerde çok yaralar vardı. Küçük bir çocuğun yalnızlığını, kimsesizliğini taşıyordu. Ama o yaşadıklarından hayata küsmek, hayatı suçlamak yerine ona daha sıkı tutunmayı başarmıştı.
Meleği düşünmeye devam ederken göz kapaklarımın ağırlaşması ile birlikte kendimi bir an da uykunun derin kollarında bulmuştum.
Sabah gözlerimi açtığımda çoktan gün doğmuştu bile. Bu günlerde nasıl da bu kadar çok uyuduğuma şaşıp kalıyordum. Hazırlanıp aşağıya indiğimde kahvaltımı yapıp kafenin yolunu tutacaktım ki Meleğin bugün anlatacaklarını düşünüp bu fikirden vazgeçtim. Anlatmak zor demişti. Kendisini hazırlıksız yakalamak ya da sıkmak istemiyordum o kendini hazır hissettiğinde mutlaka kendisi gelip anlatacaktı.
Meleği tanıdıktan sonra kendimi sanki biraz daha olgunlaşmış gibi hissediyordum. Benim üzerimde öyle bir etki bırakıyordu ki sanki eski ben gitmiş yerine yeni bir ben gelmişti.
Onun o hayata tutunuşu, Beyza ve daha birçok çocuğa umut olması, o kocaman yüreği beni o kadar etkilemişti ki kendi kendimi onun karşısında mahcup hissediyordum.
Her zamanki gibi sokakları turlarken buldum yön kendimi. Sokaklar benim evim olmuştu adeta ne zaman düşüncelere dalsam, kendimi sokaklarda buluyordum. Adım adım ilerlemeye devam ederken Kış Meleğinin olduğu sokağa geldiğimi fark ettiğimde içimde ki merak giderek daha çok artmaya başlıyordu. Meleği merak ediyordum yanında olmak istiyordum dünden sonra onu görememiştim. Yeterince teselli edememiştim. Ki böyle bir durumda bir insan nasıl bir teselli verirdi bilmiyorum ki. Onu anlamam için onu yaşamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Meleği ( Tamamlandı. )
RomanceAli tam da evleneceği gün sevdiği kadın ortadan kaybolunca büyük bir mutsuzluğa kapılır. Kuzeninden gelen bir haber ile İsviçre' ye tatile gittiğinde beklenmedik bir şekilde karşısına çıkan Melek ile asıl aşkı bulur. Ali ve Meleğin İsviçre de başlay...