28. Bölüm

98 17 16
                                    

Sabah uyandığımda hâlâ aklıma Meleğin dün akşam söyledikleri geliyordu ve o her aklıma geldiğinde heyecan kat sayım artıyordu. Evet kabul etmişti ama ya geçen seferki gibi yine cayarsa diye de aklımdan geçiriyor ve yeniden heyecanımın yerini derin bir iç çekiş ve sıkıntı kaplıyordu. Ne yapıyordu bu kız bana böyle. Her gün farklı bir duygu içerisinde buluyordum kendimi tam diyordum oldu bu kez rahat bir nefes alabilirim artık ama sonra bir şey yapıyordu ve yine tuhaf bir ruh haline bürünüyordum.

Ama her ne olursa olsun her geçen gün ona karşı daha bir bağlanıyor ve bu bağ her geçen gün daha da güçlenerek artıyordu.

Saatlerce bu şekilde yatakta tavana bakıp düşündükten sonra telefonuma gelen bildirim sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp hemen telefonumu elime aldım.

Ekranda gördüğüm isim ile yüzüme istemsiz bir tebessüm yayılmıştı. Sizinde tahmin ettiğiniz gibi mesajın sahibi Melekti. Mesajda hazır ol bugün seni yorucu bir gün bekliyor birkaç saat içinde Kış Meleğin de ol yazıyordu. Yazdığı sadece birkaç kelimeden oluşan bir cümleydi belki de ama benim için çok anlamlıydı. Ama içimden de acaba beni yine neler bekliyor diye söylemeden de edemiyordum.

Daha fazla beklemenin bir anlamı olmadığını düşünüp yatağımdan hızla kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra aşağıya indim. Bu kez herkesten erken kalkmıştım. Saat henüz yedi bile değildi. Meleğin bu saatte mesaj atmasına şaşırmıştım. Belli ki o da benim heyecandan uyuyamayacağımı tahmin etmişti.

Hızla bir şeyler atıştırdıktan sonra tam evden çıkacaktım ki aklıma saatin henüz daha çok erken olduğunu gelmişti. Kahvaltı yapmam sadece yirmi dakikamı almıştı. Biraz zaman geçirmek için kendime bir şeyler bulmaya karar verdiğimde bir süre sonra bir şey bulamayıp yeniden odama çıktığımda yatakla bir süre bakıştıktan sonra daha fazla uyuyamayacağımı düşünüp odada bir süre anlamsızca dolanıp durdum. Bu oda neden bu kadar kısaydı ki birkaç adımda pencerenin önüne geliyordum.

Oda her zamanki odaydı aslında ama şu an içim içime sığmadığı ve çok heyecanlı olduğum için her şey bana anlamsız geliyordu. Bunu bir saat kadar sürdürdükten sonra hızımı alamayıp basamakları üçer beşer indikten sonra hızla bana doğru gelen Emre' ye çarpıp yeri boylamam bir olmuştu.

"Oğlum az yavaş olsana bu ne hız."

"Afedersin kardeşim senin karşıma çıkabileceğini hesaba katmamıştım."

"Bu evde yaşayan başkaları olduğunu da unutma tabii karşına birisi çıkabilir."

Emre' nin tavrının uzun süreceğini anladığımda yeniden özrümü dileyip bunu sonra telafi edeceğimi söyledikten sonra hızla olduğum yerden kalkıp kapıya doğru koştum.

"Heyyy nereye böyle?"

"Acil işim var kardeşim. Bunu sonra telafi edeceğim kusura bakma."

Arkamda bir adet enkaz bıraktıktan sonra hızla sokakta bir çita edasıyla koşuyordum. Genellikle heyecan yaptığımda hızlı olmaya çalışırım. Bu yüzden şu an belki de kırk dakika da gideceğim yolu on dakika da koşarak bir rekora imza atmıştım. Bir süre durup kendimle gurur duyacakken o kadar hızlı koştuğum için nefes nefese kaldığımı fark ettiğimde bu halimi kimselerin görmemiş olmasını diledim.

"A-af-aferin ba-bana."

En iyisi bir dahakine yirmi dakikada gelmek en azından kendimle daha rahat gurur duyabilirim. Yaptığım bu anlamsız hareketten bir an önce kurtulup Kış Meleği'' nin önüne geldiğimde Meleğin henüz gelmemiş olduğunu fark ettim. Anlaşılan daha kafeyi açmamıştı ya da geç kalmıştı.

Kış Meleği ( Tamamlandı. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin