A.A.D 40

1.9K 305 1K
                                    


Sinemsi_69 bu bölüm senin canım.  İyi okumalar.

Bir gün bana baba olacağımı söyleselerdi inanmazdım. Ama oluyordum. Her gece elim onun üzerinde gözüm eşimin üzerinde kızımızın hareketlerini avucumun içinde hissederken yüzlerce dua ediyordum. Bu an bozulsun istemiyordum. Aramızda kızımızın yattığını hayal ediyordum. Bade uyuyordu, biz uyanıp gülüşüyorduk. Elini uzatıp burnumu tutuyordu mesela. Gülümsüyordu. Aynı annesi gibi bakıyordu bana. Her şeyiyle annesi gibiydi. Gülüşü, kokusu, bakışı, gözleri, saçları, dudakları, burnu, kaşı kirpiyi bile annesine benzeyecekti. En az annesini sevdiğim kadar sevecektim. Aşık olduğum kadını ellerimle büyütür gibi olacaktım.

Günler günleri, haftalar haftaları kovaladıkça doğum vakti yaklaşıyordu. Bade artık iyice ağırlaşmıştı. Eve temizliğe gelen oluyor, ütüye gelen oluyordu. Bizim hamileler anca anneme yardım ediyorlardı yemek yaparken yada kızların odası hazırlanırken. Kıyafetleri yıkanıp ütülenip dolaplarında yerlerini alıyorlardı. İkisi için de aynı oda takımını almıştık zaten. Her şeyleri aynıydı. Yanımızda yatacağı beşiği doğuma kadar benim yattığım tarafta kalsın istemiştim. Sonrasında zaten Bade'nin yattığı tarafa geçecekti. Geceleri bakıp bakıp hayal kurmaya devam ediyordum. Ağlıyordu mesela, acıkıyordu, Bade karnını doyuruyordu. Yine bir sabah rüyamda bunları görürken, "Alparslan," diye seslendi Bade, "Misafirin var..." Başka bir şey demeden gitti. Sabah sabah ne misafiriydi? Ne aramaya gelmişti?

Elimi yüzümü yıkayıp üstümü düzelterek alt kata indim. O da ne? Onun ne işi vardı burada? "Sen ne arıyorsun benim evimde?" diye sordum malum şahısa, bok aramaya gelmişti herhalde.

"Seninle konuşmak istiyordum," dedi yüzsüz yüzsüz. Ne haddineydi benimle konuşmak? Bade o esnada yanımızdan ayrılmak için hareket etti sinirle ama kolundan tutup engelledim. Benimle konuşacak bir şeyi yoktu, eşim yanımda duracaktı.

"Geldiğin gibi git bu evden," dedim sinirli bir sesle, "Bade sen neden alıyorsun bu hadsizi içeriye?" Cevap veremeden kapı çaldı, Ayhan Mete ve Esma annemlere geçerken sesimi duyup gelmişler.

"Oğlum elimden bir kaza çıkmadan çıkart şu haysiyetsizi dışarıya," dedim Ayhan Mete'ye. Ayhan Mete eliyle işaret verip kapıyı gösterdi. Bade yüzüme bakmıyordu ama onu içeriye almaması gerekirdi. Niye almıştı ki?

"Neden alıyorsun o kadını içeriye Bade?"

"Bilmem? Bilmiyorum," diye bağırdı, "Sabahın bu saatinde geldiğine göre demek ki önemli bir şeydi. O önemli şey belki seni ilgilendirir diye aldım. Sonuçta bir geçmişiniz var Alparslan, yanlış mıyım?" Yanlış değildi. O zaman intikam diye anırıp saçma sapan bir iş yapmasaydım iyiydi ama yapmıştım. Kabak yine benim başıma patlıyordu. Şimdi kavga edip kocaman karnı olan eşimi üzecek değildim. Ben bir şey demeyince ağır ama sinirli adımlarla merdivenlere yöneldi.

"Ben kahvaltı etmeyeceğim Esma," diye seslendi arkası bize dönükken, "Annemler kusura bakmasın, söylersin..." Benim de şu anda oraya gidecek halim yoktu zaten. "Gidin siz," dedim ikisine de, "Anlatırsınız durumu..."

"Ne diyecekti acaba, keşke bir dinleseydik?" dedi Ayhan Mete.

"Ne diyecek amk, salak salak konuşacaktı işte." İkisi de bir şey demeden annemlere geçtikten sonra üst kata çıktım. Odamızda benden tarafa yatmış, yüzü beşiğe dönük uzanıyordu. Yanına uzanıp beline sarıldığımda ellerimi kızımızın üzerine koydum. Anladığım kadarıyla ağlıyordu. Ne zaman bitecekti bu duygusal halleri? Günde beş kere ağlayıp her seferinde gülüyordu ama bu sefer başkaydı. Pek gülecek gibi durmuyordu.

"Eşim," dedim saçlarının arasından öperek, "Bu yüzden küsmeyeceğiz değil mi? Çocuk değiliz biz."

"Eşim," dedim tekrardan cevap vermeyince, "Lütfen ağlama. Bak Yade hiç durmadan hareket ediyor." İçeride resmen savaş veriyordu. Her ağladığında böyle oluyordu zaten. Hissediyordu sanki annesinin ağladığını. İş Makinesi gibi çalışıyordu yemin ederim. Oradan oraya gidip kazı çalışması yapıyordu. Ben elimle bu kadar hissediyorsam Bade nasıl hissediyordu acaba?

ŞEHZADE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin