Bir kaç gündür ortaçlardan yoktum ama mekanın sahibi geri döndü. Naber Millet? Bir arkadaş uzun bölüm istemişti. Yorum atmazsan bir daha kısa bölüm yazarım valla. Ne bölüm yazdım ne bölüm. Çok güzel olduğunu düşünüyorum açıkcası.
Yazarın anlatımıyla...
Öğlen saatlerinde gönderdiği kocası ve oğullarını evde beklemekten daralan Mısra, evin içinde bunalarak kapının önüne çıkmıştı. Kaldırımda öylece oturup evinin erkek üyelerini beklerken yanına kayınpederi Ayhan bey geldi.
"Neyin var böyle güzeller güzeli gelinim?" diye sordu yanına oturup sırtını sıvazlarken. Gözünü bir saniye sokağın girişinden ayırmayan Mısra, "Neyim yok ki baba?" dedi, "4 gözüm var, üçünü bekliyorum..."
Hafifçe tebessüm etti Ayhan bey. "Evinin insanı çoğaldıkça gözlerinde çoğaldı, değil mi kızım? Öyle olur. Ama benim aslan parçalarım sağ Salim gelirler, sen hiç korkma. Ben onları Rabbime emanet ettim..."
"Bende ettim baba ama düşünmeden edemiyorum."
"Siz ne badireler atlattınız be kızım, bu mu zor geldi sana?"
"Zor değil baba, zor gelmek değil ama bu kızın başımıza açtığı işler zoruma gidiyor. Ben Aykut'la mutlu olabilmek için senelerimi harcadım, biliyorsun. Çocuklarımız oldu, onları büyütüp hayırlı evlat olsunlar diye yine senelerimi harcadım. Mutluyduk. Bade'yi suçlamasam bile, gözlerime toz girecek diye korkuyorum. Nasıl büyüttüm onları sen şahitsin. Aykut'u adam etmek için nasıl uğraştığımı gözlerinle gördün."
"Bak sana bir şey söyleyeyim kızım," dedi anlayışlı bir sesle, "Sen de zamanında baban yüzünden çok çekmiştin, çok uğraşmıştın. Sonunda hasta bile olmuştun. İyileşmen için Aykut da seninle uğraşmıştı. Bade'yi suçlamadığını söylüyorsun ama, bu başımıza gelenlerden aslında sadece onu sorumlu tutuyorsun. Geriye dönüp baktığımızda senin de durumun öyleydi. Bunları seni üzmek için söylemiyorum, seni ne kadar çok sevdiğimi bilirsin." Kendi kızı kadar, en az. "Ama bu kız bize Allah'ın misafiri. O izin verdiği için Bade bize gönderildi. Başkasının arabasına değil, gözünün arabasına bindi. Her şerde bir hayır var dememişler mi?"
Ayhan bey güzel konuşuyordu. Ama Mısra'nın içinden geçirdiklerinden haberi yoktu. Onu anlayamıyordu. Çünkü o erkek olarak düşünüyor, Mısra kadın olarak düşünüyordu.
Yanağından akan yaşı silip burnunu çekerken sokağın başında kocasının arabası gözüktü. Anında ayaklanıp heyecanla çocuklarının arabalarına baktı ama göremedi. Aykut arabayı durdurmadan kapısına yapışıp bağırmaya başladı.
"Çocuklarım nerede?"
Aykut rahat tavrını sürdürerek, "Sakin ol sultanım," dedi şerefsiz gülüşünü göstererek, "Sorun yok, hepsi iyi ve Bade'yi aldık." İçinde bir yerler rahatlasa bile çocuklarını görmeden, seslerini duymadan tam anlamıyla rahatlayamazdı.
"Neredeler peki? Aykut çocuklarım nerede?"
Sokakta bağırmasın diye elinden tutup içeriye götürdü cevap vermeden. Babası arkasından geldiği zaman ona göz kırpıp içeriye girdi. Ayhan bey aralarına girmek istemediği için hanımına seslenip evlerine geçtiler. Aykut rahat olduğuna göre çocuklarda bir şey yoktu.
"Neredeler dedim sana!" diye saray yavrusunu inletti Mısra.
Kollarını tutup koltuğa oturtmak istedi karısını ama başarılı olamadı. "Baba," dedi Beste, "Kardeşlerim neden gelmedi?"
"Susarsanız cevap vereceğim." dedi Aykut karısına bakarak.
"Kirpikleri düştüyse seni harcarım Aykut reis," dedi Mısra sinir bozukluğuyla ağlarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHZADE (Tamamlandı)
Fiksi RemajaAydın Alparslan Dinçsoy'un hikayesidir. Meslek lisesinin devamı niteliğinde değildir, ama onu okuduktan sonra okumanızı tavsiye ederim. "Anne ben aşık oldum." diyerek girdim eve. "Anne." diye bağırmaya devam ettim. Dinçsoy silahlı kuvvetlerinin he...