A.A.D 21

2.3K 348 1K
                                    


Uzun ve güzel bir bölümden herkese merhaba. Aleyna bölüm geldi tatlım. Yarın yeni gelir mi bilmiyorum. Çünkü gerçekten bölüm yazmak çok zor. 10-15 dakikada okumaya benzemiyor. O yüzden sizden emeğimin karşılığını istiyorum. Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Şu ilk kısmı yazarken içim gitti bu sefer ya.

Üç çocuğunu da alıp parka giden Mısra önünde koşturan çocuklarına bir saniye gözlerini ayırmadan bakıyordu. İnsan canından gelmiş bir varlığa kıyamazdı. Annelik kutsal derlerdi ama anneler için evlatları kutsaldı. Çünkü onları anne yapan çocuklarıydı.

"Yavaş Ayhan Mete," diye seslendi, "Düşeceksin oğlum."

"Ben tutarım anne onu," dedi Aydın Alparslan, "Ben varken düşmez o..." Ama öyle olmadı. İkizler koşarak parka girerken Aydın Alparslan yavaşladı, yavaşladı ve durdu. Başını sağ tarafına çevirmiş, öylece bir yere bakıyordu. "Ne oldu bebeğim?" diye sordu Mısra yanına geldiği zaman. Oğlunun baktığı yöne bakınca ne olduğunu anladı. "Çok mu sevdin annecim bu köpeği sen?"

"Anne," dedi gözlerini bir saniye köpekten ayırmadan. Canım köpek, kenarda öylece yatmış, üzgün gözlerle bakıyordu. Simsiyah zeytin gibi gözleri, simsiyah tüyleri vardı. "Bu köpek neden üzgün?"

Mısra yavaşça köpeğe yaklaşmak istediğinde köpek irkilerek geriye çekildi. "Korkma, sana zarar vermeyeceğim..." Oğluna baktı. "Annecim kardeşlerini al, yanıma gel..." Aydın Alparslan diğerlerinin yanına koşarken Mısra köpeğin yanında kaldı ama gözleri çocuklarındaydı. Yanına geldikleri zaman üçü de üzgün duran köpeğin yanına çömeldiler. "Neyi var anne bu köpeğin?"

"Bilmiyorum oğlum," dedi Ayhan Mete'ye, "Ama yardıma ihtiyacı olduğu belli..." Aydın Alparslan daha 6 yaşında bir çocuktu ama çok ağlamazdı. Köpeğin halini görünce gözleri doldu. "Sana zarar vermeyeceğim," dedi Mısra köpeğe bakarak. Çantasından su çıkartıp çocukların kum oyuncaklarından birine döktü ve köpeğin önüne koydu. Köpek tereddütle suyu içmeye başladığında Aydın Alparslan, "Anne bu köpeğin karnı aç," dedi kendince bir fikir ortaya sunarak, "Lütfen ona yardım edelim..."

Oğluna bakan Mısra, gri gözlerdeki merhameti görünce dayanamadı. Yüreği olan hiçbir insan evladı zaten bu köpeğin bu haline dayanamazdı.

"Çocuklarım," dedi üçünü de yanına alarak, "Bugün size park sözüm vardı ama bu köpeğin yardıma ihtiyacı var..." derken Aydın Alparslan sözünü kesti. 

"Anne onu doktora götürelim, lütfen. Ne olur doktora götürelim. Karnı aç, susamış, belki hasta. Lütfen anne," ayaklarını vurmaya başladı, "Ne olur götürelim..."

"Ben de onu söyleyecektim oğlum. Köpeği alıp veterinere götürelim, parka yarın çıkarız ve bütün gün dururuz isterseniz..." İkizlere baktı. Beste köpeğe bakıp ağlarken, Ayhan Mete köpeğin yanına gidip başını okşamaya başladı. "Veretenere gidelim anne." Veteriner diyemediler ama onu söyleyen insanlardan daha yürekliydiler.

Arabasını alıp gelen Mısra köpeği ön koltuğa yatırdı, çocukları arka koltukta oto koltuklarına oturdular. Hepsi gittikleri veterinerde köpeğin durumunu merak ediyorlardı ancak, veteriner sadece Mısra'ya açıklama yapabildi.

"Yeni doğum yapmış ve tahminim üzerine 4 yavrusu olmuş. Muhtemelen yavrularını aldılar. Ayrıca da darp edilmişe benziyor. Sağ ön bacağında zedelenme, arka sol bacağında kırık var..." Veteriner başını eğdi. "Keşke daha önce bulmuş olsaydık, şu an depresyonda ve bu tip köpekler böyle durumlarda fazla yaşayamazlar... Yaşı da epey var gibi..."

Mısra bunu çocuklara nasıl söyleyecekti? Veterinerin muayenesi esnasında Aydın Alparslan sürekli olarak köpeği evlerine götürmek istediğinden bahsetmişti. Evde olmazdı ama koskoca bahçeleri vardı, orada ona yuva yaparlardı. Ancak bu durumda mümkün değildi.

ŞEHZADE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin