Bade'nin anlatımıyla...
"Çok sıkıldım artık," dedi Mısra anne, "Üç gün oldu anasını sattığımın yerinde, hala bizimkiler ortada yok. Kocamı özledim..." Mutfakta akşam çayı bulaşıklarını topluyorduk beraber. Kocamı özledim demesine gülümsedim, ne kadar da güzeldi...
"Bir an önce halletseler bari, neden bu kadar uzattılar ki?" Halletmesinler diye dua edecek haldeydim aslında.
"Piç herif konuşmuyordur kızım, neden uzatacaklar?" İşimiz bitince ellerimizi kurulayıp mutfaktan çıktık. Beste cam kenarındaki koltukta tek başına oturuyordu. Koltuğun arkasına kolunu koyup elini çenesine koymuş, ayaklarını toplamış, dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordu.
"Biz kalkalım kızım artık," dedi Ayhan dede, "Bir şey olursa haber verirsiniz..." Babaanneyle beraber kalktılar. "Tamam babacım, siz de bir şey olursa arayın. Anne sen de sakin ol artık, üç tane aslan parçası var orada." Babaanne çok telaşlıydı, torunlarına ve oğluna babam bir şey yapacak diye korkuyordu. "Nasıl telaş yapmam be kızım?"
"Allah'ın izniyle bir şey olmayacak..." Mısra anne ikisine de sarıldıktan sonra evlerine geçtiler. Gerçekten, Mısra anne kadar kayınvalide sevgisi taşıyan gelin var mıydı dünya üzerinde? Benim bildiğim kadarıyla yoktu.
"Kocamı çok özledim..." dedi kendini koltuğa atarak, "çocuklarımı özledim..." Ağlamaklı hali onları ne kadar çok sevdiğini ve özlediğini gösteriyordu.
"Kaç saattir de aramadılar," dedim bozuk bir yüzle. Beste gibi başımı cama çevirip Aydın Alparslan'ı düşünmeye başladım. Acaba şimdi ne yapıyordu? Ellerinin üzerindeki yaralar geçmiş miydi? Zaten 2 haftadır doğru düzgün görmedim yüzünü. Sürekli bir yerlere gitti, Enes'i yakalamak için uğraşırken birbirimizi görmemiştik bile. Zaten gördüğümüz zamanlarda da yüzüne bakamıyordum. O beni öpmüş müydü? Hayır Bade, o öpmek değildi. Evet, sadece dokunmuştu ama o gece alkol almıştı. Belki onun etkisiyle olmuştu. Belki istemeden yapmıştı. Bugüne kadar bir kere bile yaklaşmamış adamla ilk kez bir gece yan yana uyumuştuk. Sözde kocamla ilk kez hem de. Ne şahane değil mi? Of değil. Çok sinir bozucu. Onu beklerken salonda uyuyakalmıştım, ne yapacağını söylemiyordu ama kötü bir şey yapmayacağını biliyordum. Geldiği zaman ilk kez içtiğine şahit olmuştum. Bence kesinlikle alkolün etkisiyle yaklaşmıştı o kadar. Sabah da kahvaltısını hazırlamıştım, uyanıp işe gitmişti. Bu kadar. Olup bitmişti. Sonradan pişman mı olmuştu da, konuşmamıştık hiç?
"Beste," dedi Mısra anne, "Kızım, benim özlediğim üç kişi var, senin kaç kişi, 4 mü?" Beste duymadı. Artık nereye ne kadar dalmıştı bilemiyordum ama hali gözüme hiç iyi gelmiyordu. Her gün, her saat eriyor gibiydi.
"Dışarıda Poyraz mı esiyor ne?" dedi Mısra anne yüksek sesle. Poyraz da kimdi? Beste'nin düşündüğü kişi mi acaba? Ama hiç duymamıştım daha önce ondan bir isim. "Poyraz mı?" diye sordu Beste bir anda, "Hani, nerede?"
"Hoşgeldin giderli prenses," diyen Mısra anne gülüp ayağa kalktı, yanına oturdu. Hatta dizlerine yatırıp saçlarını sevmeye başladı. "Poyraz esiyordu bu evde... Hatta kızımın içinde esiyordu da, inadı inat kızım kendini acıkeş yapıyordu. Nedendi acaba? Çok özlememiş miydi?"
"Anne," susması için söyledi daha çok, "lütfen ama..."
"Ama mı? Kızım ben inadım hadi, eh babanda inattır ama bu kadar da değil. İlyas dedene mi çekti senin bu inadın? O da böyle kafasının dikine gitmeye bayılırdı."
"İnadıma sıçmak, hatta parçalara bölmek, uzay boşluğundan atarak parçalamak istiyorum anne..." Saf saf ikisini dinliyordum. Mısra anne kucağından kaldırıp odasına gitti, biraz sonra geldi. Bir dizine Beste'yi yatırdı, "Gel bakalım Bade," dedi bana bakarak, "Sen de bu dizime yat..." Bir an tereddüt ettim ama gülümseyerek bakınca dayanamadım. Daha önce kimsenin dizine yatmışlığım yoktu. Elindeki defterden bir sayfa açıp okumaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHZADE (Tamamlandı)
Teen FictionAydın Alparslan Dinçsoy'un hikayesidir. Meslek lisesinin devamı niteliğinde değildir, ama onu okuduktan sonra okumanızı tavsiye ederim. "Anne ben aşık oldum." diyerek girdim eve. "Anne." diye bağırmaya devam ettim. Dinçsoy silahlı kuvvetlerinin he...