A.A.D 26

2.1K 343 473
                                    


Bade'den devam ediyoruz okumaya gençler. Şimdi Aydın Alparslan ne tepki verecek tahmin edin bakayım bölüme başlamadan.

Aydın Alparslan hep söylüyordu ama planıma o kadar odaklıydım ki, annesine yaklaşmak aklıma gelmiyordu. Hatta bilerek uzak kalıyordum. Eğer onun güvenini sarsarsam bu evdeki herkesin gözünde biterdim. Bu evi ayakta tutan bu kadındı. Bu evi dimdik hale getiren evin annesiydi. Bir evi dişi kuş yapar derlerdi de gözümle görmeden inanmışlığım olmamıştı. Kendi annemde böyle bir şey görmemiştim. Zaten yuvaya yuva denecek halde değildi. Dışarıdan bakıldığı zaman lüks ve pahalı bir evdi ama içeriden bakılınca öyle değildi. Çatısı akan, duvarları çatlak ve yıkıklarla dolu, mobilyaları eskimiş, hatta sağlam bir tabağı bile bulunmayan bir evdi gözümde. İnsanlar içine girip baktıkları zaman da benim gördüklerimi görmezlerdi bizim evde. Herkes hayranlıkla döşetilmiş, para tuzağı evin her yerini incelerdi. Ama bir yuvanın güzelliği ihtişamından gelmezdi. Bir yuva, içinde mutluluk ve huzur varsa güzeldi. Para tuzağıyla kurulmuş bir ev değil, mutluluk hormonu salgılayan bir ev isterdim. Bu eve, Dinçsoy'ların evine ilk girdiğim zaman mutlulukları pencerelerden taşan bir ev görmüştüm. Tam bir yuvaydı. Buraya yuva denirdi işte, bizimkine değil.

"Beni ne çabuk sattınız be?" dedi Beste isyan ederek, "Hey ben de buradayım..."

"Seni satacak göz var mı sence ben de kızım?" Beste gözlerini kısıp annesine baktı. "Baktım. Valla yok..." İkisinin bu halleri çok güzeldi. O kadar güzel anlaşma stilleri vardı ki, hayran kalmamak elde değildi. Gözlerim dolu dolu onlara bakarken bana döndüler.

"Hoppa," dedi Beste ellerini birbirine vurarak, "Sen niye ağlıyorsun amk?"

"Hiç," deyip omuz silktim, "Hoşuma gittiniz de..." Gözümden akan yaşı silip başımı eğdiğim zaman Mısra hanım çenemden tutup kaldırdı. "Çok güzel gözlerin var Bade. Ama o gözlerine ağlamak yakışmıyor. Yetmedi mi bu zamana kadar gözlerini ağlattığın?"

"Sadece gözlerim ağlasaydı iyiydi," deyip yaşlarımı sildim ama akmaya devam ediyorlardı inatla, "Benim doğduğum günden beri içim ağlıyor Mısra hanım..."

"Her şey yoluna girecek..." dedi anlayışlı bir sesle ve beklemediğim bir şekilde başımı kollarının arasına çekip sıkıca sardı. Sabah soğuğu vardı havada ve ne zaman ağlasam her yerim buz tutardı. Isındım. Ağlarken beni böyle ısıtan bir erkek olmuştu, Aydın Alparslan. Şimdi de bir kadın, bir anne ısıtmıştı.

"Ağlamaya devam etmek ister misin, yoksa gidip ilk göz ağrıma her şeyi anlatmak mı istersin?" dedi ben ağlamaya devam ederken. Kollarının arasından çıkmak istemedim ama yine de Aydın Alparslan'ın yanına gitmeliydim. Gitmeliydik. Ona her şeyi anlatmanın zamanı gelmişti.

"Kalk kız," dedi Beste gülerek, "İkizlerin abisine anlat artık her şeyi ve kurtul. Hem ben onun üzülmesine dayanamam. Şimdi bu saate kadar uyumamıştır, mal gibi oturup beklemiştir." Mısra hanım kollarını çekince yüzümü güzelce temizlemeye başladım.

"Çok teşekkür ederim Beste," dedim gülümseyerek, "Geldiğim zamanlarda bana gösterdiğin desteği asla unutamam. Gerçekten teşekkür ederim." Mısra hanıma baktım. "Hele size nasıl minnettar olduğumu anlatamam bile. Kelime haznem yetmez. Ama yine de çok teşekkür ederim Mısra hanım..."

"Tövbe ya Rabbim," dedi başını çevirerek, tekrar bana baktı. "Kızım biz gevur muyuz? Zaten hiç sevmem gevurları, tuhaf tuhaf konuşurlar. Küfür mü ediyorlar, ne dedikleri belli değil. Kalkmış bana gevur gelinleri gibi hanım diyor bir de. Anne diyeceksin, anne. Aykut baban Aydın Alparslan'a hamile olduğumu öğrendiği zaman cümle aleme, Baba oluyorum baba, diye bağırmıştı. Ben de şimdi bağırıp sana, Anne diyeceksin anne mi diyeyim?"

ŞEHZADE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin