Ben geldim. İyi miyiz gençlik? Ben iyiyim şimdiden sağolun. İyi okumalar.
Annesinin yanında, kolunun altında uyuyakalan küçük Şehzade, Mısra yataktan kalktığı anda irkildi. "Anne?" dedi uykulu bir sesle. "Buradayım annecim..."
"Bu gece yanımda yatsan olur mu?"
"Ama bu konuyu konuşmuştuk oğlum. Herkes kendi yatağında yatacaktı değil mi?"
Hala gözleri kapalıydı ama annesinin kolundan tutmuş, salmıyordu. "Bir gece sadece..." dedi tüm masumluğuyla. "Sabaha konuşalım mı annecim? Şimdi uyu..." Cevap verememişti, çünkü çoktan uyku onu kollarının arasına almıştı. Kendi odasına geçen Mısra sabahlığını çıkartıp kenara koyarak yorgun argın bir şekilde yatağa attı kendini.
"İyi misin karım?" Gözleri kapanan Mısra, "İyiyim," dedi uykulu sesiyle, "Çok yorgunum sadece..."
"Bana ayıracak vaktin yok yani?"
"Aykut, lütfen..."
"İşte," dedi Aykut karısına sarılarak, "Bu yüzden üçten sonra durdum. Gönlüm hala ordu kurmaktan yana ama sana kıyamıyorum. Çok yoruluyorsun bizim askerlerle ve bana ayıracak vaktin kalmıyor."
"Üç tane neyine yetmiyor Allah aşkına?" dedi Mısra zorla. O kadar yorgundu ki, konuşacak mecali bile yoktu.
"Valla yetmiyor karım, olsa şöyle 5-10 tane daha, bağırışıp dursalar. Hiç şikayet etmem." Hafifçe gülümsedi.
"Yok anasının şeyi olmuş. Seri üretim mi sandın sen beni?"
"Benim canımın içi olduğun kesin ama seri üretim konusunda kararsızım," dedi şerefsizlik yaparak, "Ama çok seviyorum çocuk sesini. Düşünsene her yerden bir tane çıkıyor, eve bir geliyorum hepsi üzerime atlıyor falan..."
"Bunlar atlamıyor mu Aykut? Allah'tan belanı mı istiyorsun sen?"
"Ne belası karım? Valla sırf sana hasret kalacağım diye daha fazla yapmadım, yoksa var ya, oho..."
"Uyumalısın artık bebeğim, yoksa hakikaten çeneni dağıtacağım..."
"Dağıtırsın giderli ressamlık kızı, ama kıyamazsın. Nihayetinde ben de senin bir bebeğinim."
"De, Aydın Alparslan her akşam olduğu gibi yanında yatmamı istedi. Senin ordudaki askerlerden bir tanesiyle bir gece yatacak olsam, biz birbirimizi anca yaşlandığımızda görürüz..."
"Elimde baston bile olsa, seni kucaklayıp bu yatağa yatırmayan en şerefsizdir amk." Karşılık vermeye kalksa bu muhabbetin sonunda Aykut istediğini elde edecekti, o yüzden Mısra uyuyor numarası yapmaya başladı.
Devam edebilirsiniz.
Her insanın belli zaafları vardır bu dünyada. Kimilerinin aşkları, kimilerinin parası, kimilerinin ailesi, kimilerinin başarısı gibi. Benim bu hayattaki en büyük zaafım ailemdi. Aile benim için farklı bir kavramdı. Burası benim dünyamdı. Bu dünyadan dışarıya asla çıkmak istememiştim, hala istemiyordum. Babamın anlattığına göre aşk herkese göre farklı şekiller alıyordu. Yaşanmışlığa göre mesela. Benim neye göre şekil aldığımı düşünmek, daha doğrusu bunu düşünürken Bade'nin yüzünün gözümün önüne gelmesi bile yüzümün durduk yere gülmesine sebep oluyordu.
"Müsade var mı?" diye sordu annem. Fabrikadaki odama Mehtap teyzem, Işık, annem ve Bade girmişlerdi. Bildiğim kadarıyla yine alışverişe gideceklerdi ve anladığım kadarıyla alışverişten sonra yanımıza uğramışlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHZADE (Tamamlandı)
Novela JuvenilAydın Alparslan Dinçsoy'un hikayesidir. Meslek lisesinin devamı niteliğinde değildir, ama onu okuduktan sonra okumanızı tavsiye ederim. "Anne ben aşık oldum." diyerek girdim eve. "Anne." diye bağırmaya devam ettim. Dinçsoy silahlı kuvvetlerinin he...