Sensiz bana dünya dar,
Kapanmıyor açtığın yaralar,
Hesabını sorar yaradan...Koltuk deyneklerimden birini kapının kenarına koyup kulpu indirdim.Kimse yoktu kapıda,tam kapamaya yeltendiğim anda birisi ayağını koydu,korktum.Tam bir hamleyle kapıyı kapamaya hazırlanıyordum ki patlayan balonla geri gittim.Açılan kapının dışında gülerek bana bakan Kübra,Melek,Gülsüm ve Caner'e şaşkın bakışlarımdan savurdum.Kahkahalarla içeri girdiler,anlattıklarına göre son beş günüm can sıkıcı geçmesin diye yıllık izinden kullanmış ve beni görmeye gelmişlerdi.Yanıma yaklaşan Kübra'yı umursamamama rağmen yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve bağırarak "Ağlıyorsun!Ağlıyorsun canımın içi,yine ne oldu!" demeseydi belki de harika olacaktı.Gülsüm de yanıma yaklaşırken hemen kaş göz işareti yaptım.İşaretim yerini bulduğu gibi Kübra sustu,Gülsüm durdu,Caner olayı anlamaya çalıştı ve Melek'de peşimden mutfağa geldi.Elindeki kağıt torbayı tezgaha koyup yanıma oturdu."Yine mi Ber- yani o.Onu mu gördün" diyerek durumumu anlamaya çalışıyordu,bense her sorusuna kafa sallayarak cevap veriyordum,mecalim yoktu konuşmaya...anlatmaya...Tezgahtaki torbayı masaya koyup için boşaltmaya başladı,çikolatalar...abur cuburlar...Salona geçtiğimizde bizi büyük bir sürpriz bekliyordu,Kübra'nın elindeki ıslak çiçekler ve ona bakan Melek'le Caner.Yüzümü düşürüp çiçekleri aldım ve odama çıktım.Uyuma bahanesiyle de kimseyi almadım,Melek'i bile...
Yine ağlamaya başladım sessizce,
Yapayalnızdım,kendimle,
çiçekler ellerimde,
gözyaşlarım akar kalbime......
Islak çiçekleri gören Caner'in yine kalbi küt küt atar,gece kendi koyduğu çiçekler şimdi aşık olduğu kızın elindedir.Tam o an gözlerinin içine bakar Efsun'un,'beni gör' der gibi...Ne kadar çabalasa da Efsun ona ne bakar ne de onu umursar.Efsun elinde çiçekler, merdivenleri döve döve çıkarken 'Neden sanki,zorsun!Neden beni fark etmiyorsun,neden her şiirinde ağlıyorsun,neden gün geçtikçe unutuyorsun ve neden sürekli kaçıyorsun...' diye geçirir içinden,Efsun'un bir ümit duymasını umarak.Onun peşinden yukarı çıkan kızlara bakar ve Melek'e fısıldar "Benim yüzümden mi böyle?",Melek'se hayır der gibi bir bakış atar.Gerçi Melek ne bilecek o çiçekleri Caner'in yolladığını.Efsun'sa odasından çıkmaz saatlerce,unutmaya çalışarak vakit harcar,Berk'i ve ihanetini unutamayarak ağlar saatlerce.Bir ele ihtiyacı vardır sadece,onu o boşluktan çıkaracak bir ele,bir gülümsemeye...Elindeki davetsiz çiçeklerle bir günü daha mahvolmuştur,penceresini açar ve odasını havalandırır,aşağıda kol kola yürüyen Berk ve Sahra'dan habersiz nefes almaya çalışır,zaten hayat bogulmak degil midir?Nefes almak için ölmek gerekir...Sevmek gerekir...Beklemek,Caner gibi beklemek gerekir,Efsun gibi susmak,Melek gibi desteklemek gerekir...Arkasına dönüp gitmek değil midir ihanet,gözlerinin içine baka baka başka birine gülmek,her gün evinin önünden geçmek ve o ağlarken başka birini sevmek değil midir ihanet?Sadece aşıklar değil dostlarda eder ihanet,doğada eder ihanet...Toprak,göğü denizle aldatır,gökse denizin suyunu gözyaşlarıyla çoğaltır,denizse sadece dalgalanır.Ne suyu durur ne yağmuru ne de toprağı kurur...Peki bu düzen ne üstüne kuruludur?Denizin dalgası,toprağın kokusu mu?Yoksa göğün hiç durmadan akıttığı gözyaşlarının mı?
3 gece üst üste rüyasında hoşlandığı kadını görünce,utancından dördüncü gün pijama ile değilde takım elbiseyle uyuyan Oğuz Atay,o gece rüyasında sevdiği kadının nikah şahidi olmuştur.
Değer vermek o insanı sevmek degildir,o insan için her şeyi göze alabilmektir.Sevmediğiniz insana değer veremezsiniz,ama her değer verdiğinizi de sonsuza dek sevemezsiniz,elbet bir gün o verdiğiniz değerler onun sizden uzaklaşırken attığı adım olur.Geriye bir siz kalırsınız ve bir de çektiğiniz acı,değer verdiginiz kişinin sizde kalıntıları...
Bi başıma koyup gitme yar,
Önümüzde baharlar var,
Aldanma geçer ayazlar,
Sensiz bana dünya dar,
Kapanmıyor açtığın yaralar,
Hesabını sorar yaradan.
Acılara yürüyor korkmuyorum,
Arada bi kalbini yokluyorum.
Cennetten çiçek mi topluyorum?
Herkesi sen gibi kokluyorum.
Ama sen başka bir kollarda,
Sana sarhoşum yollarda,
Kaybolmuş bir gençliğim var da,
Alacaklıyım yıllardan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNIŞIĞI🌌🌅
Chick-LitSÖZYAŞLARI kitabımın devamıdır!!! Gün ışığı karanlığı gizler,ihanete uğrayanlarsa kanayan yaralarını...Aradaki tek farksa hiç bir suçu yokken ihanetten geri kalanların yara alması...Peki ya gün ışığı o ihanetin yaralarına gönderirse ışınlarını,o yar...