Bu şehirde son günümdü ve ben nedense hüzünlüydüm.Sanki hayatımın son günüydü,sanki eksik yanımı bu şehirde bulamamış,kaybolan gençliğimi kurtaramamıştım.Hayatın bana verdiği onca şanssızlığın ardından kendimden soğumuş,iğrenmiş ve nefret etmiştim.Her gün kendime vazgeç gönül ağlasanda gözünün yaşını silen yok,bu yüreğin ortasında kanayan yarayı gören yok!' diyerek alıştırmıştım kendimi yalnızlığa...yalnızlığıma...O kadar çok istiyordum ki, 'Ben iyi biriyim,beni de sevin!' diye bağıra bağıra şu şehrin sokaklarını arşınlamayı,huzura kavuşmayı,birinin beni anlamasını...
Şalımın iki ucunu boynumda bağlayıp kapıda bekleyen kızları daha da bekletmeden kulpu indirdim.Hepside bana bakıyorlardı,kimseyle göz göze gelmemeye ve konuşmamaya dikkat ederek çelik kapıya doğru koştum.Kızların arkamdaki konuşmalarını pek fazla umursamayarak spor ayakkabılarımı giyip,tek ayak,merdivenleri bir hışımla indim.Bir süre göğe doğrulttum gözlerimi,aynama,bana hep doğruyu söyleyen efsuna...Sonra gözlerim yavaş yavaş inmeye başladı ve o lanet olası şeylerle karşılaştı,yeşil yeşil...
Bakma be adam bana şöyle,kafam bulanıyor.Dengem alt üst oluyor,kelebekler kozalarını terk ediyor.Bakma be adam bana şöyle,gözlerimden utanıyorum senin gibi bakamadıkları için,dudaklarıma nefret yağdırıyorum seni öpemedikleri için,hafızama saydırıyorum senin gözlerini içine alamadığı için,kendimden iğreniyorum senin gibi bir mucizeyi yanına yaklaştırmaya cürret ettiği için.
"Hazır mısın?" dedi o pürüzsüz sesiyle yine bana, "Hazırım,kızlar geliyor şimdi" dedim fazla konuşmamaya dikkat ederek.Aramızda ne kadar yedi sekiz adım varsa benim aklım Berk yerine onun yanında bitiyordu artık,beni çukurdan kurtarmasından,çatı katında bana öyle bakmasından sonra kendimi hep o bir çift gözün yanında bulurken,beynimde çarkları bozulmuş saat gibi beni uyarmayıp frenlerime sahip çıkmıyordu.Onun yüzünden aptal olmuştum,deli divane diye buna derler ya Efsun Hanım,şimdi uğraş uğraşabilirsen.
Kızlarında gelmesiyle beraber yeşillerde onlara döndü."Hava kararmadan gezelim,her yeri." dedim,sonuçta bir daha bu şehire gelemeyeceğiz,kimseyi bir daha bu şehirde sevemeyeceğiz,kötü anıları silemeyeceğiz...Melek beni başıyla onayladı ve yürümeye başladık,nefret ediyordum bu şehirin sokaklarından,toprak kokan yollarından...Oysa ne güzel bahçeleri,evleri,insanları vardı,ne güzel aşıkları vardı...Bir ara Berk'in evinin önünden geçtik.Hani demiş ya Sezen Aksu 'Ciğerimden yanıyorum ben bu defa başka' ciğerim yandı geçerken,yüzüm düştü,duvarları kadar bembeyaz oldum.Bir kaç damla gözümde birikmişti ki kızları arkamda bırakıp koştum,hüzüne,kedere,geçmişe...
Nereye gittiğimi bilmeden,kimseyi dinlemeden,hıçkırıklarımı dindiremeden...Sonra bir anda kendimi parkta buldum,gün batımını seyredenler,paslanmış oyuncaklarla oynayanlar...Ve ben,hüzününde boğulanlar...Arkamdan Melek geldi,nefes nefese kalmıştı,benim aksime çok korkmuştu.Onu gördüğümü fark edince koşarak bana sarıldı,nefesi bile korkudan titriyordu."Neden beni bıraktılar Melek?Ablam,Sahra ve...Berk." dedim ağlayarak.Parktaki insanların dikkatini çekene kadar sarılarak ağladık,sonra benim isteğim üzerine bankıma oturduk,bir iki dakika sonrada kızlar geldi.Orada saatlerce oturduk,susarak,anlatmayarak...Unutmaya çalışarak...Çünkü hepimizin orada bir anısı,yaşanmışlığı vardı...hepimizin orada çocukluğu,gençliği vardı...Hava kararıyordu,hayatım gibi,hayallerim gibi...Caner'e kaydı gözüm bir ara,ne konuşuyor ne de bir yaşam belirtisi veriyordu,tek yaptığı bana benim baktığım gibi bakmaktı,acı acı...Bir şeyleri mi anladı?Yoksa benden mi soğudu bilemedim ama bildiğim bir şey vardı,artık o da benim hayatımın bir parçası olmuştu,artık onu ne hayatımdan çıkarabilirdim ne bir yabancı gibi davranabilirdim.Ya o da Berk gibiyse?beni sevmezse?başka birine giderse?Aklımdaki sorular yine depreşmiş ve beni geçmişe götürmüştü,ölümsüz saydığım aşkım beni o geçmişte öldürmüştü...
Hayata yenik düştüm,
Kendime küstüm,
Hem sağır hem körmüşüm,
Kötü kraliçeye dönüşmüşüm.Beni geçmiş âmâ etmiş,
Bu şehirden nefret ettirmişti,
Anılar beni geçmişe götürmüştü,
Ölümsüz aşkım beni öldürmüştü...Ben yandım,ben ağladım,
Bir yalanına kanardım,
Çok sonradan anladım,
Aşık değil,aptaldım...Görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNIŞIĞI🌌🌅
Chick-LitSÖZYAŞLARI kitabımın devamıdır!!! Gün ışığı karanlığı gizler,ihanete uğrayanlarsa kanayan yaralarını...Aradaki tek farksa hiç bir suçu yokken ihanetten geri kalanların yara alması...Peki ya gün ışığı o ihanetin yaralarına gönderirse ışınlarını,o yar...