Giriş - 1

885 251 645
                                    


Selam. Ben geldim.

Sürçülisan eylersem affedin.

Başlama tarihi bırakmayı unutmayın.

O zamaaaaan,

Hoş geldiniz!

İyi okumalar...

&

"Ah be kadın gecenin karanlığındasın,
Uçurum kenarındasın atma adım, sabret kadın.
Ah be kadın dertlerin tam ortasındasın, anladım.
Yazılmış en güzel sözlerin anlamı, sensin kadın."

Elimde dumanı tüten kahvemle balkona geçtim ve salıncağa oturdum. Hemen bir müzik açtım. Gecenin sessizliğinde kahvemi yudumlamaya başladım.

Gecenin karanlığında kimse yoktu sokaklarda. Başımı kaldırarak gökyüzüne baktım. Yıldızların kalabalığı ile bezenmişti. Ne sonsuz ve eşsizdi evren. İnsanoğlu fani olduğunu unutup hayat hengamesinde bu eşsiz güzelliklere bakmayı unutuyordu.

Açık, bulutsuz yıldızların belirgin ayın parlak bir şekilde tahtında kurulduğu bir geceydi. Huzur verirdi bana böyle geceler. Kendimi bulmaya çalışırdım. Hayatım çözülmesi zor olan bir karmaşadan ibaretti.

Bir yudum aldım düşündüm. İyi değildim ama kötü de değildim. Bir yudum daha aldım düşündüm. Havanın kapalı olup yağmaması gibiydi bu durum. Sevinemiyordum da üzülemiyordum da. Böyle içimde bir şey eksikti de neyin eksik olduğunu anlayamıyordum ama biliyordum bunu. Bir yudum daha. Arada kalmışlıktı, hiçlik, nedensizlik ve nereye gittiğini bilememezlikti bu. Bir karmaşanın içinde boğulmamak mümkün değildi.

Çocukluğun normal geçmemişti ama buna alışmıştım. Bunu aşalı çok olmuştu. Bunun farkındaydım ama beni bu denli üzen şey neydi bulamıyordum. Ara sıra kalbim sıkışıyordu. Ruhum bedenimden çıkmak istiyordu sanki. Bu leş beden ona dar geliyordu.

Bir şeyler hissediyordum ama ne olduğunu bilmiyordum. Bir yerden kaçıyordum ama nereye olduğu belli değildi. Bir şeylerden soğuyordum ama yaşamdan mı hayatımdaki insanlardan mı çözebilmiş değildim. Bazı şeyler beni üzmüştü ama sorsalar neler olduğunu söyleyemezdim.

Beni düşüncelerimden sıyıran Ediz'in sesi oldu. Yanımdaki sandalyede oturan Ediz "Ne oldu sana, Gece?" diye sordu.

Düşündüm bir süre. Bulamasam da "Kanatlarım yok ama bir uçuruma taktım kafayı." demekle yetindim. O da içimden geçenleri anladı zaten.

Ediz benim en yakın arkadaşımdı. Kalabalık bir arkadaş grubuna sahip olsam da o özeldi. Ediz, İsmet, Seda, Onur, Ayaz, Bensu, Sude. Hepsi birbirinden özel ve eğlenceli kişilerdi.

Gerçi herkes, Ediz veya diğerlerinin artık burada olmadığını söylüyorlardı. Psikiyatristim bile bunu söylüyordu. O bile anlamıyordu beni. Boşluğa konuşuyormuşum. Ben onları kafamda kuruyormuşum. Normale dönmem için ilaçlar, terapiler vb. çok şey deneniyordu ama ne fayda? Hasta değildim ki ben. Yara yoksa ortada yara bandı ne fayda sağlardı?

Güldüm kendi halime. Hem de kahkahalarla güldüm. Evet kendi halime güldüm. 'Ben her şeye gülmesem deliririm.' diye bir söz vardı ya. İşte durumum da bundan halliceydi. Herkes tarafından deli diye anılmak kolay bir şey değildi. Ailem tarafından yıllarca uğursuz olduğum söyleyenerek büyütülmüş olmam kolaydı belki ama bu farklı. Saçmalıktı bu söyledikleri ve buna inanmam için elinden geleni yapıyorlardı. Buradaydılar işte. Görüyordum.

Bugün normalin aksine sert esen rüzgarlı bir hava vardı. Sert rüzgar tenimi delip geçerken hafif ürperdim. O an tacım aklıma geldi. Saçlarım bozuluyordu ve tacım da düşecekti.

Adını Çıkar DeliyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin