Karşılaşma - Bölüm 2

511 241 395
                                    

Selam. Ben geldim.

Nasılsınız? Çiftimizin karşılaşmasına hazır mısınız?

O zamaaan,

İyi okumalar...

&

"Dünyadan epeyce uzaklaştım
Sevdim ben bu durumu
Derhâl öğrenmem gerek
Nereye ait olduğumu"


Bakışlarımı tabeladan çekip bu sefer ben abime üzgünce baktım. O ise bana bakmıyordu bu sefer. Direkt karşıya bakıyordu. Doktorlara bakıyordu.

O anki hayal kırıklığımı nasıl anlatacağımı bilemiyordum. İnsan bir yerden sonra acısını anlatacak kelimeler bulamıyordu. Kifayetsiz kalıyordu cümleler. Zihnimden aynı anda on binlerce düşünce geçiyordu ama o kadar yorgundum ki hiçbirini yakalayamıyordum.

Hemen bakışlarımı bu acı sahneden çekip arkama baktım. Sedalar yere bakıyordu. Boyunlarını eğmişlerdi. Bir kişi hariç. İçlerinden biri tam gözlerimin içine bakıyordu. Ediz.

Çenesini hafif kaldırıp akıl hastanesini göstererek "Gir!" diye fısıldadı soğukça. Fısıldamaktan ziyade dudaklarını hareket ettirdi gözlerimizin buluştuğu anda. Ona dikkatli bakmasam ne demeye çalıştığını anlayamazdım bile. Kaşlarını çatmıştı, sinirli gibi bakıyordu.

Nasıl girerdim? Bunu benden nasıl isterdi? Yapamazdım. Dayanamazdım.

Dudaklarımı büktüm önce. Başımı hafif sola yatırarak "Giremem." dedim. O ise hiç beklemeden, düşünmeden "Girmekten başka çaren yok. Başka yol yok." dedi. Dudaklarının arasından çıkan bu gerçekler canımı yaktı. En kötüsü de haklı olmasıydı.

Korkuyordum. Çok korkuyordum. Gitmek, kaçmak, tam şu anda yeryüzünden silinmek istiyordum. Yetmemiş miydi bunca zaman yaptıkları? Psikiyatrist "Gerek yok." demişti. Şimdi ne değişmişti?

Belki de saniyeler süren ama bana saatler gibi gelen bekleyişin ardından abim başıyla işaret verdi ve doktorlardan biri bana doğru ilk adımı attı. Ben de eş zamanlı olarak bir adım geriye doğru gittim.

Arkama tekrar baktığımda bu sefer bizimkilerin arkasındaki görevlileri gördüm. İçlerinde bizi içeriye alan güvenlik görevlisi de vardı. Herkes bana bakıyordu. Gitmek istesem tutacak onlarca insan vardı.

Haklıydı. Kaçamazdım. Başka çarem yoktu. Başka yol yoktu. Çaresizdim.

Başımı hızla sağa sola sallamaya başladım. Ben deli değildim. Değildim. Biliyordum ama kanıtlamam lazımdı. Kaçmak kabullenmek olurdu. Bu yüzden kaçmayacaktım. Hem kaçamazdım ki zaten. İzin vermezlerdi. Farkındaydım.

Bir ümidim yoktu. Burası sondu. Bu an hayatımın sonuydu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkan yoktu. Buraya girecek ve çürüyecektim.

Kendi düşüncelerimin ağırlığı ve doğruluğu üzerine durdum. İkinci adımı atamadım. Başımı buraya geldiğimizden beri yüzüne bakmaktan korktuğum abime çevirdim. Bana bakıyordu bu sefer. Elini uzatmıştı bana doğru. Gitmeyeyim diye. Tutmak ister gibi ama daha çok tutmaktan korkar gibi de. Korkuyor muydu benden?

Kolunda takılı kalan bakışlarımı yüzüne çevirince bir duygu daha sezdim bakışlarında. Yıllarca hep gördüğüm duygu. Gördükçe kendimden nefret ettiğim duygu. Acıma duygusuydu bu.

Kriz geçireceğimi sanırdım ama son derece kendimdeydim şu an. Hatta o bakışla bazı anılar doluştu zihnime.

----

Adını Çıkar DeliyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin