Ve son...
Son kez merhaba.
Son kez beraberiz bugün.
Son kez,
İyi okumalar canlarım...
&
"Kuşlar içimden düşümden uçmuş
(Yani derinden derinden)
Dostlar kafamdan yaşamdan kaçmış
(Yani derinden derinden)
Aşklar savaşlar şiirden çıkmış
(Yani derinden derinden)"
Hangisine ağlamalıydım. Hangisi daha acıydı?
Hayatımı mahvedip beni bu dünyada yalnız bırakmasına mı yoksa onca yaptığı şeye rağmen hala onu özleyebilmeme mi?
Ben hala geri döneceği, yanıma gelip yüzümü avuçlarının içine alacağı ve "Geçti. Bak buradayım. Yanındayım." diyeceği günü bekliyordum.
Ben yavaş yavaş bitiyordum.
Onsuz nasıl yaşadım?, diye düşünürken onsuz kaldım. Çok zor olacaktı yokluğunu kabullenmem. Kısa sürede hayatımın her köşesine koyduğum, tekrar tekrar alıştığım insan yoktu artık.
Haftalarca kendime gelemedim.
Tekrar ben olmaya cesaret edemedim.
Onsuz ben nasıl olur bilemedim.
O kadar yer edinmişti ki bende...
Sonra ilerledi onsuzluk ve ben bizi bizsiz bıraktığımızı fark ettim.
Belki onu kalbimden sessizce yolcu etmem gerekirdi ama ben gitmesin diye kapıları kilitlemiştim. Hala saçlarını, kaşını, gözünü, sözlerini seviyordum. Uzun süren mücadelem sonucunda bana tekrar geleceğine karşı hiçbir umut kalmadı içimde.
Onu unutmak istemiyordum. Onu doyasıya sevmek istiyordum ben. Yine eskisi gibi ellerini tutamadan, dudaklarını ıslatamadan, ona sarılamadan da olsa kabulümdü. Yaşasın yeterdi bana. Hala onu sevmeye çalışmak istiyordum.
Onsuz birçok kitap okumuştum. Her sevgi dolu sahne onu getirmişti aklıma sanki çıkıyormuş gibi...
Veda etme vakti miydi ona?
Unutmak istemiyordum sesini. Unutmak istemiyordum gülüşünü, kirpiklerini kırpışını.
Bir daha bana kim hatırlatacaktı sevdiğim adamı? O gamzeler... Şimdi kim o güzel gamzeleri yaratabilecekti?
"Ah, neredesin? Neredesin, bayım? Dayanamıyorum!" diye bağırdım avazım çıktığı kadar.
Acınası bir haldeydim. Odamdan günlerdir çıkmıyordum. Duş bile almamıştım bir haftadır. Ağlıyordum sadece. Çok ağlıyordum.
Gitmelere cesur olan bu kadın, nasıl onun gidişiyle bu denli yıkılırdı? Nasıl nefes almaktan korkar olmuştu? Nasıl onsuz gülmeye tövbe eder olmuştu?
Günden güne kayboluyordum.
Yatakta oturmuş boşluğa bakıyordum. Belki o gelirdi diye mi bekliyordum? Bilmiyordum.
O an odamın kapısında bir kanat çırpma sesi duydum. Bir güvencindi. Odamda uçuştu. Kapıya doğru uçup durdu ve bana çevirdi yönünü. Tam gözlerimin içine baktı. Bakıyla kapıyı işaret etti. Hemen yataktan kalktım ve ona doğru gittim.
Peşinden gittiğimi görünce odadan çıkıp ilerlemeye başladı. O ilerledikçe ben takip ettim onu. O uçuyor ben peşinden koşuyordum. Özgürlüğe gidiyorduk sanki.
En üst kata çıktı ve bir odanın kapısında durdu. Bu bölüme daha önce hiç girmemiştim. Başını kapıya sürtmeye başladığını fark ettim.
Yaklaşarak elimi kapının koluna koydum. Açmamı mı istiyordu? Aşağıya baktığımda hala başını kapıya sürtüğünü gördüm. Yavaşça kolu indirdim ve açtım kapıyı.
Hemen aralık yerden dışarı çıktı. Ben de kapıyı ardına kadar açarak ne olduğuna baktım. Bir terastı.
Dışarı ilk adımı attım ve ardımdan kapı kapandı. Rüzgar çok sert esiyordu. İlk başta sendelemeden edemedim.
Kuş havalandı ve yükseldi yavaşça.
İlerledi.
Peşinden gidiyor onu tutmaya çalışıyordum.
Yürüdüm. Yürüdüm.
Ayağım boşluğa kaydı bir an ve ben aşağıya doğru süzüldüm.
O an zihnimden Gündüz'le anılarımız geçti. Beni ilk öptüğü an, ilk yemeğe çıktığımız an, burada ilk karşılaştığımız an teker teker doluştu zihnime.
Sonrası yoktu...
Sonrası sondu...
Kitap sonu.
Sizlerle çok eğlendik, çok üzüldük, şaşırdık, ağladık...
Elveda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Çıkar Deliye
ChickLit*İki eski sevgilinin akıl hastanesinde yolları kesişirse neler olur? *Kişiler bıraktıkları gibi midir? *Bu paranormal dünyaya davetlisiniz...