Ay! Merhaba. Ben geldim.
Çok hüzünlü bir bölüm oldu. Ağla ağla helak oldum. Çok zordu bu bölümü yazmak.
Umarım siz de beğenirsiniz.
O zaman,
Bol ağlamalı bölüme hoş geldiniz!
&
Mikrofonun başına geçip gözlerimi kapattım. Düşündüm biraz. Sonunda karar verip söylemeye başladım.
"Her gün biraz daha, aşkı yitiriyor
Yüzündeki gökkuşağının ağrılı rengi
Sabahlara yakın, sessiz gelişlerin
Hırsız gibi kararsız, kararlı
Vazgeçti direnişim
Seni sevmeyi ağır ödüyorum
Vazgeçti direnişim
Seni sevmeyi ağır ödüyorumVazgeçtim yana yana
Seni sevmeyi ağır ödüyorumVazgeçtim yana yana
Seni sevmeyi ağır ödüyorumVazgeç yüreğimden, düşlerimden
Yaralıyım bin yerimden
Ben değilim seviştiğin
Affedemem, beni affet
Gidiyorum uzaklaraSensizliğe...
Kahretsin, yapamıyorum.
Kaçtıkça sana geri dönüyorum
Kahretsin, yapamıyorum,
Seni sevmeyi ağır ödüyorum"
Son yeri de bitirip bıraktım mikrofonu elimden. Gözlerimi açtım ve arkama döndüm. Yoktu. Nereye gitmişti bilmiyordum ama yoktu burada. Odaya göz gezdirdiğimdeyse olmadığını fark ettim.
Kapıya doğru yürüdüm ve çıktım.
Ailem bir kez bile beni ziyarete gelmemişti. Bunun ağırlığıyla durdum. Hiç mi sevmemişlerdi beni? Abim de mi?
Beni buraya bırakan oydu gerçi.
Vurulduğumda gelmişler miydi acaba? Gelmemişler miydi? Neden gelmemişlerdi? Telefon etmeye karar verdim ve müdürün odasına yol almaya başladım.
Öyle yorgundum ki omuzlarım çökmüştü. Güvenimden vurulmuştum. Omzum neydi ki?
Sessizce ilerlemeye devam ettim. Yolda geçerken delileri inceledim. Ne haldelerdi? Onları bu hale getiren neydi? Ne yaşamışlardı? Hayat zordu. Evet ama ona karşı direnmek daha zordu. Ona karşı çıkmak çok zordu.
Gülümsedim onlara. Birkaçı bana karşılık verdi. El sallayanlar bile oldu. Yalnızdık burada. Kendimizden başka kimsemiz yoktu. Ah, unutmuşum. Gözyaşlarımız vardı. Acı çığlıklarımız vardı. Feryatlarımız vardı. Duymayanlarımız vardı. Çok da kimsesiz değilmişiz.
Müdürün kapısına geldiğimde durdum bir an. Aramasa mıydım? Ya açmazlarsa ne derece yıkılırdım?
Zaten artık en dipte değil miydim?
Kapıyı çaldım ve ses gelmesini bekledim. Ses gelmesinin yerine kapı açıldı. İçerden Yağız çıktı. Bir hışımla yanımdan geçti ve gitti. Ardından gitmeyi düşündüm ama kendine kalmasının daha iyi olacağını düşündüm ve sessiz kaldım duruma. Müdürün odasına girdim.
Bu oda da tımarhane odası mı şirket odası mı belli değildi. Bir ihtişam bir ihtişam. Nasıl akıl hastanesiydi bu anlamıyordum hiç.
Gülümsedim müdüre ve karşısındaki koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Çıkar Deliye
ChickLit*İki eski sevgilinin akıl hastanesinde yolları kesişirse neler olur? *Kişiler bıraktıkları gibi midir? *Bu paranormal dünyaya davetlisiniz...