Sabahın erken saatlerinde, daha güneş yeni doğmaya başlarken uyanıyorum. Küçük odamın kendisi kadar küçük balkonuna, bir iki kişinin anca sığabileceği balkonuna, çıkıyorum ve çıkmadan önce aldığım tek dal sigarayı ve çakmağı cebimden çıkarıyorum.
Biraz sonra aşağıya inecek, kahvaltımı yapacak eğer anneme yardım lazımsa okula gitmeyecek, lazım değilse de okula gidecektim.
Her gün bir öncekinin aynısı anlayacağınız. Hatta bazen cümleler bile aynı inanır mısınız?Annemin odaya girme ihtimaline karşı hızlıca bitirdiğim sigaranın izmaritini balkondan aşağıya elimden geldiğince uzak bir yere atıp içeri giriyorum. Biraz sonra tam da söylediğim gibi annem odama giriyor.
"Uyanmışsın bile. Ben de okula gideceksin diye uyandıracaktım."
İfadesiz yüzüne birkaç saniye bakıp başımı sallıyorum ve okul üniformamı giymeye başlıyorum. Masamın üzerinde duran küçük aynadan saçlarımı elimle düzeltmeye çalışıyorum ve hiçbir zaman doğru takamadığım kıravatla uğraşmadan öylesine boynuma asıyorum.
Bir defterin bulunduğu siyah çantamı alıp odamdan çıkıyorum ve mutfağa ilerliyorum.
Ben mutfağa girdiğimde babam çoktan evden çıkmış oluyor hatta şu an dükkânı açmıştır bile.
Annem çayımı koyduktan sonra omzumu sıkıyor ve kapıyı iyi kilitlememi söyleyip evden çıkıyor. Tek başıma kahvaltımı yaptıktan sonra masadakileri kaldırıyorum ve evden çıkıyorum.Bir, iki, üç. Üç kez anahtarı çevirip kapıyı kilitliyorum ve okulun yolunu tutuyorum.
Bir, iki, üç, dört... Tam olarak doksan dokuz adımdan sonra arkadaşım Jisung'un evinin önüne geliyorum.
Neden mi sayıp duruyorum? İyi de yapacak başka bir şey yok ki. Zaman geçiriyorum işte. Özel bir şey de yok, bir anlam aramayın.Jisung benim geldiğimi görünce hızla ayakkabısını bağlamaya çalışıp yanıma gelirken de bağlayamadığı bağcıklarına basıp düşüyor.
Gülmeye başladığımda önce arkasına dönüp annesinin olup olmadığına bakıyor sonra bir ağız dolusu küfürle ayaklanıp yanıma geliyor."Ne gülüyorsun gülüşünü siktiğim. Dost kara günde belli olur derlerdi de inanmazdım."
"Düşenin dostu olmaz."
Çatık kaşları düzeliyor ve kahkahasını ilerlediğimiz sokağa bırakıyor.
"Edebiyat ödevini yaptın mı?"
Daha yeni öğrendiğim ödev ile bu sefer de ben kahkaha atıyorum. Jisung çok çalışkan olmasa da elinden geldiğince derslerle ilgilenen birisi. Benim gibi değil anlayacağınız.
Ben ne anlarım edebiyatından, eserinden zaten."Ne olduğu hakkında zerre fikrim yok."
Ufak bir sırıtış yüzüne yerleşiyor ardından kafasını iki yana sallıyor ve ondan geçirebileceğimi söylüyor. Yolumuza devam ediyoruz.
Okula yaklaştığımız zaman duvara yaslanmış sigarasını tüttüren Hyunjin ile karşılaşıyoruz. Yanına yaklaştığımızda Jisung uzanıp Hyunjin'nin dudaklarından sigarayı alıyor ve kendi dudaklarına yerleştirip birkaç nefes çekiyor içine."Size de günaydın."
Hyunjin söylenerek sigarasını tekrar aldığında okulun kapısına siyah bir araba yaklaşıyor. Araba durduktan sonra içinden bir oğlan iniyor. Siyah saçlı, bembeyaz da bir teni var. Fazla etrafı incelemeden, gözlerini yere dikerek okulun içine doğru ilerliyor. Ben de gözlerimle onu takip ederken farkında olmadan bedenimi de gittiği yöne doğru çeviriyorum ve ardından bakakalıyorum. Çocuk okula girip gözden kaybolduğunda başımı iki yana sallayıp bizimkilere dönüyorum. İkisinin de yüzüne yerleşmiş sırıtışa yüzümü buruşturuyorum.
"Bir bakakaldın."
Gülüşerek ve aptal hareketler yaparak söyledikleri şeye göz deviriyorum.
"Daha önce hiç görmedim. O yüzden."
Jisung şaşkınca bana baktığında neden böyle şaşırdığını anlamaya çalışıyorum. Kafamı ne var dercesine salladığımda Hyunjin sigara izmaritini ayağıyla ezip yürümemiz için kollarımıza vuruyor ve ilerlemeye başlıyoruz.
"Nasıl görmedin oğlum? Kaç yıldır aynı okuldayız."
"Çocuğun sınıftan çıktığı mı var amına koyayım nereden görsün?"
Hyunjin konuşmaya atlıyor.
"Doğru diyorsun. Hep sınıfta takılıyor, ders falan çalışıyor. Bazen kantinde görüyorum ama sen gelmediğinden hiç görmemiş olabilirsin."
Jisung konuştuğunda başımı sallıyorum o sırada da sınıfımıza gelmiş oluyoruz.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
generation why | changchan
Fanfiction"saat onda buluşup nereye gitmek istersek gidelim çünkü gitmemiz kimsenin umrunda değil."